Emeklilik sistemi tüm emekçilerin sorunu

2024, iktidarın müjdelediği gibi bir emekliler yılı değil ama emekli yoksulluğunun zirve yaptığı yıl oldu. Emekliler, iktidarın yoksullaştırma politikalarının en ağır sonuçlarıyla yüz yüzeler. En düşük emekli aylığının asgari ücreti karşılama oranı yaklaşık yüzde 60’lara düşmüş durumda. Adı üzerinde asgari yaşam koşullarının idamesi için gerekli ücret olarak belirlenen ücretin bile neredeyse yarısı.

Emeklilerin gündeminden hiç düşmeyen bu konu, memur ve işçi emeklilerinin zam ayı (temmuz) yaklaşırken kamuoyunun da yeniden gündeminde. İktidarın açıklamaları ise bu sefaletin emeklilere dayatılmaya devam edeceğine işaret ediyor. 6 aylık resmi enflasyona bağlı zammın yüzde 20-25 civarında olacağı öngörülüyor, ki bu artış doğrudan kök aylıklara yansıtılırsa milyonlarca emeklinin maaşı 10 bin TL’ye ancak ulaşacak.

Öte yandan, bu sefalet tablosunun birden bire olmadığını, bu sonucun iktidar tarafından çok planlı bir şekilde, adım adım örüldüğünü unutmamak gerek.

Tüm dünyada kapitalistlerin hedef aldığı emeklilik sistemine ilişkin Türkiye’deki en sistematik saldırı, biçimsel ifadesini 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile aldı. Bizlerin SSGSS olarak bildiği bu yasa, iktidarın emek düşmanı politikalarının en somut ifadesiydi. AKP iktidarları bu yasayı baz alarak adım adım emekli maaşlarını belirleyen tüm parametrelerle oynadı. Aylık bağlama oranları, güncelleme katsayısı düşürüldü; milli gelir artışının emekli maaşına etkisi azaltıldı. Öyle ki GSYH’nin yani ekonomideki büyümenin eskiden yüzde 100’ü hesaplamaya yansıtılırken bu oran yüzde 30’a düşürüldü. Sonuç, emekli maaşlarının yıldan yıla azalması, alım gücünün ise hızla düşmesi oldu.

Bu sonuç, elbette iktidarın diğer tercihleri ile de birleşti. SGK’ye bütçe transferlerinin bütçedeki payı da son yıllarda iyice azaltıldı. Yüzde 15-19 bandında seyreden oran, 2024’te bütçenin yüzde 10’una kadar düşürüldü.

Sefalet düzeyine gerileyen aylıklar, emekliler arasındaki dengesizlikler, sermayenin emeklilik sistemine saldırılarının bir sonucu ve iktidarın emeklilere dönük görmezden gelme, susturma, sıkıştıkları dönemlerde ise kısmi desteklerle sorunu yamama taktiğiyle bugüne kadar geldi; ancak ülkenin günden güne büyüyen en acil sorunlarından biri olarak…

SSGSS yasası gündeme geldiğinde, buna başta emek örgütleri olmak üzere önemli bir direnç gösterildi, eylemler düzenlendi, kamuoyu bilgilendirildi ama yetmedi. Bunu durdurabilecek güçlü bir birleşik mücadele hattı örülemedi. Şimdi ise bu yasanın emeklilik başta olmak üzere birçok alandaki sonuçlarının yarattığı sefaletin, güvencesizliğin doğrudan muhatabıyız. Sorunun, mevcut 16 milyon emeklinin değil, tüm emekçilerin, hepimizin sorunu olduğunu görmemiz gerekiyor. Mevcut emeklilik sisteminin emekçiden, emekliden yana bir anlayışla emek örgütlerinin yapacağı bir çalışma ile yeniden düzenlenmesi zorunlu bir ihtiyaç. Bunun yanı sıra, en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine çıkarılması, aylık bağlama oranlarının yeniden düzenlenmesi ve tüm ücretlerin gerçek enflasyon oranında üç ayda bir artırılması talepleri etrafında acil eylem birliğini sağlayabilmeliyiz.

Yorumlar kapalıdır.