Barınma sorununun çözümü için kamu kaynakları kullanılmalı!
Hayatta kalabilmek için sayısız fedakârlıkta bulunmak zorunda kalan emekçiler için kendilerini doğa koşullarından koruyacak güvenceli bir konutta insanca yaşama hakkı en temel hakların başında geliyor. Bu barınma hakkı en temel insan hakları arasında yer aldığından barınılan alanların huzur ve güven içinde yaşamaya da elverişli olması gerekiyor. Ancak günümüz gerçekliğinde depreme dayanaklı olmayan, güneş dahi almayan konutların kiraları bile asgari ücret düzeyinde seyrediyor.
Ekonomik krizin enflasyon oranlarında fahiş yükselmeye neden olması ile kira bedelleri bir anda emekçileri, öğrencileri ve emeklileri tabiri caizse evsiz bırakacak seviyelere geldi. Zira ücretlerde enflasyon oranında dahi artış yapılmazken barınılacak konutların kiraları bir anda dudak uçuklatacak düzeye geldi. Konut kiralarında artışı yüzde 25 ile sınırlayan düzenlemeye rağmen kiracılar fahiş kira zammı talepleriyle ve tahliye tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Hâlihazırda iki yıldır yürürlükte olan ve uygulamada öğrencilerin, emekçilerin ve emeklilerin barınma sorununun çözümünde etkisi bulunmayan bu düzenlemenin de Temmuz 2024 itibarıyla yenilenmeyeceği konuşuluyor. Buradaki temel mesele öğrencinin, emekçinin ve emeklinin barınma sorununun çözümü konusunda göstermelik ve kısa süreli müdahalelerden ziyade, binlerce konut boş ve atıl şekilde dururken kamu kaynaklarının barınma sorununun çözümünde kullanılma gerekliliğidir.
Mevcut düzende, kapitalist rejimin kutsal addettiği mülkiyet hakkı ile barınma hakkının yarıştığını görüyoruz. Ancak, içinde bulunduğumuz gerçeklikte, kapitalist rejimin vahşi doğasına rağmen, barınma hakkının temel bir insan hakkı olduğunu anlamalıyız. Bu nedenle, barınma hakkından faydalanması neredeyse imkânsızlaşan emekçilere külfet yüklenmemelidir.
Geçtiğimiz sene gerçekleşen ve 10 ilde devasa bir yıkıma sebep olan depremin izleri hâlâ daha devam ediyor. Yaşanan deprem ile birlikte ülkenin dört bir yanında kentsel dönüşüm süreçlerinin başladığı zannedilse de kaynakların sermayeye akıtılması nedeniyle inşaat şirketleri ellerini ovuşturuyor. Barınma sorunu, ülkenin temel sorunlarından biri olduğundan derhâl kaynakların bu yönde kullanılması gerekiyor. Kentsel dönüşümün inşaat şirketlerinin astronomik kârlarını değil biz emekçi, öğrenci ve emeklilerin çıkarlarını gözetecek şekilde tasarlanması şart olduğu gibi, binlerce boş konutun denetlenmesi ve bu konutlar aracılığıyla barınma sorunu yaşayan emekçilerin, öğrencilerin ve emeklilerin acil ihtiyaçlarının karşılanması da şarttır.
Yorumlar kapalıdır.