Eylem birliğinde ısrar gerekiyor
Emekçilerin en büyük mücadelesi yoksullukla. Gıdası, barınması, ulaşımı, giyimi, sağlığı derken zorunlu ihtiyaçlarını bile zar zor karşılıyorlar. Tek başına yaşayan bir işçinin yaşama maliyeti aylık 17 bin 803 lira oldu. Yoksulluk sınırı ise 45 bin liraya kadar dayandı. Milyonlar yoksul, milyonlar aç… Ancak yetmiyor. İktidar, her defasında faturayı emekçiye çıkaran politikalardan vazgeçmiyor.
Emekçiler enflasyonun durmasını, zamların geri alınmasını, alım güçlerinin artmasını istiyor. Enflasyonu durduramıyorsanız, ücretlerimizi enflasyon oranında artırın ki yaşayabilelim, diyor. İnsanca yaşayacak ücret istiyor. Ancak göstermelik zamlarla emekçinin bir cebine giren diğer cebinden alınıyor. Ne temel ihtiyaçların fiyatları kontrol altına alınabiliyor ne emekçilerin alım gücünü artıracak çözümler üretilebiliyor. Elindeki ile zaten zar zor geçinen emekçiler bir de ağır vergi yükü altında eziliyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Vergide Adalet, Gelirde Adalet” talebiyle uzun zamandır emekçilerin vergilendirildikleri gelir diliminin artırılması ihtiyacını gündemde tutuyor. Geçtiğimiz ay ise İzmir ve İstanbul’da gerçekleştirdiği eylemlerin yanı sıra vergide adalet için alınması gereken acil önlemlere dair yasa taslağını mecliste bulunan siyasi partilere sundu.
DİSK’in yasa teklifi, gelir vergisi ilk dilim oranının ücretlilerde yüzde 10’a düşürülmesini; vergi tarife dilimlerinin en az yeniden değerleme oranı veya asgari ücret artış oranı kadar artırılmasını; asgari ücret vergi istisnasının vergiden indirim yoluyla değil matrahtan indirim yoluyla uygulanmasını; işverenlere sağlanan 5 puanlık SGK prim desteğinin işçilere de sağlanmasını ve damga vergisinin tümüyle kaldırılmasını içeriyor.
Şu anda gelir vergisi tarifesi 5 dilimden oluşuyor. İlk dilime göre yılda 70 bin TL’ye kadar gelir elde edenlerin yüzde 15 gelir vergisi ödemesi gerekiyor. 70 bin liralık kümülatif dilimin geçilmesinin ardından, işçiler yüzde 20’lik vergilendirmeye tabi oluyorlar. Vergi dilimlerinin enflasyon, ücret artışları veya yeniden değerleme oranından daha düşük artırılması yani bilerek düşük belirlenmesi emekçilerin daha fazla vergi ödemesine yol açıyor.
Bu adaletsizlik emekçilerin her alanda karşı karşıya kaldığı saldırıların yalnızca bir ayağı. Bu açıdan DİSK’in sürdürdüğü çalışma önemli bir yerde duruyor ancak sınırlarını da görmek gerekiyor. Bu talep ortak bir çalışma olarak örülmediği ve alanlarda işçi sınıfının insanca yaşayacak ücret ve güvenceli bir iş talebi başta olmak üzere, acil talep ve ihtiyaçlarını birlikte ele alan ortak bir zeminde örgütlenmediği sürece yeterli etkiye ulaşmaktan da uzak kalıyor. Elbette bunun zorluklarının farkındayız ancak koşulların dayattığı zorunlulukların da farkındayız. Sınıf örgütlerinin öncülüğünde işçi sınıfının acil gündemlerini ve sınıfın bağımsızlığını esas alan bir eylem birliğinde ısrara her zamankinden çok ihtiyaç var.
Yorumlar kapalıdır.