Sol Köşe’de yerin daim Muhittin yoldaş!

Muhittin yoldaşımın teşviki ve desteği ile yazmaya başladığım bu köşede şimdi onun bu beklenmedik vedasının ardından bir yazı yazmak öyle zor ki… Ancak bunu, çok kıymetli yoldaşıma, ustama bir borç biliyorum.

Bu, kuşkusuz kişisel olandan daha da fazla, onun devrimci mücadele hayatı boyunca teorik-politik üretime ve yayına verdiği önem ve muazzam emek karşısında duyduğum bir borç.

Çünkü onun için işçi sınıfına yönelik devrimci Marksist bir yayın, önderliğin ve partinin inşası çabasının olmazsa olmazıydı; politik yayın tüm örgütsel faaliyetin merkezinde yer almalıydı. 1980 darbesi öncesinde çıkan İşçi Cephesi, sonrasında İşçi Sözü gazetesi (1988), Enternasyonal Bülten (1992), Ufuklar (1995) ve 2003 itibarıyla yeniden yayımlanmaya başlanan İşçi Cephesi bu anlayışının en önemli göstergeleri.

Onunla 2007 yılında tanışmamın ardından bu yayın faaliyetlerinin bir kısmında kendisiyle bizzat çalışma şansı yakaladım. Teorik-politik yayın Mesafe, İşçi Cephesi gazetesi ve son olarak 2018 Mart ayından beri birçok başka yoldaşımızla birlikte büyük çaba ile çıkardığımız Gazete Nisan.

Bu yayınların hazırlanış süreçleri, bizler için onun deneyiminden, sarih analiz ve Marksist çözümleme yönteminden faydalandığımız en kıymetli süreçlerdi. Öte yandan, o bu süreçleri kendisi de dahil her bir yoldaşın daha fazla tartışması, araştırması, yazması ve bunu politik/örgütsel faaliyetinin ayrılmaz bir parçası haline getirmesi için bir fırsat olarak görür ve bunu sonuna kadar zorlardı.

Onunla böylesi bir yayın faaliyeti içinde çalıştığınızda ilk fark ettiğiniz şey, onun yayını asla bir entelektüel faaliyet olarak görmemesiydi. O, yayın içeriğine de, üretilen ve ürettiği her bir yazıya da, öncü işçileri politik olarak donatma ve parti programı ile arasında bağ kurma; sürekli devrim ve geçiş programı anlayışını güncel politik sorunlar karşısında somutlaştırma ve yine işçi sınıfının güncel ihtiyaçları bağlamında propaganda ve ajitasyon alanını geliştirme ve genişletme kavrayışı ile bakardı. Tüm yazılarında, en yoğun analiz içerenlerinde bile bu kavrayışın apaçık yansımalarını görmek mümkün. 2018’den bu yana bu gazetede yazdığı Sol Köşe’deki yazılarında ise doğrudan öncü işçilere seslendiğini, onlarla alanda sürdürdüğü örgütlenme faaliyetlerinde açığa çıkan sorulara, tespit ettiği ihtiyaçlara cevap üretme çabasında olduğunu görebilirsiniz.

Hatta bir keresinde gazetemizin yıldönümü etkinliğinde eğlence amaçlı düzenlediğimiz bir “bilgi yarışması”nda katılanlara biraz da muzipçe bir soru sormuştuk: “Muhittin Karkın’ın sendikalardan bahsetmediği bir köşe yazısını söyleyiniz.” Çünkü böyle bir yazısını bulmak öylesine zordu ki! Kendisi böylesi anların çoğunda olduğu gibi bir kaşını havaya kaldırarak güya kızar gibi gülmüştü: “Aslında Dünya Kupası’nı yazmak istiyorum.”

Konu seçimlerindeki böylesi bir yönelim, onun gibi biri için elbette bir tesadüf veya kolaycılık değildi. İşçi sınıfının acil sorun ve ihtiyaçları içinde sendikalaşmayı, sendikalarda işçi demokrasisini ve sendikal bürokrasiye karşı mücadeleyi çok önemserdi. İşçilerin, işçi sınıfının en önemli araçlarından biri olan sendikaları sahiplenmesini ve dönüştürmesini zaruri bulurdu. Hatta temmuz sayısı için ilettiği son köşe yazısı da yine “mücadeleci sendikalar programının hayata geçirilmesi için” acil ihtiyacı hatırlatıyordu.

Yazacağı, yapacağı, ihtiyaç olarak gördüğü daha çok fazla konu vardı ancak maalesef ani kaybı ile şimdi sol köşemiz onsuz kaldı. Ancak yoldaşları, mücadele dostları olarak ne şanslıyız ki, devrimci partinin ve enternasyonalin inşası yolunda tüm yaşamını adadığı devrimci mücadelesinin bakiyesi olan politik ve örgütsel mirasını bizlere emanet bıraktı. Şimdi onu korumak ve geliştirmek büyük bir görev ve sorumluluk olarak önümüzde duruyor.

Yorumlar kapalıdır.