Faşizanlıktan demokrasiye… Küresel sermaye, sen nelere kadirsin!
Başbakan Erdoğan 23 Mayıs’ta AKP Düzce İl Kongresi’nde bir konuşma yaptı. Beklendiği gibi CHP, MHP gibi milliyetçi partiler Erdoğan’ı hemen lanetledi. Baykal “Millete saygısızlık” derken Bahçeli son noktayı koydu: “Erdoğan Türk milletinden özür dilemelidir.”
Yine beklendiği gibi sol liberaller, sivil toplumcular Erdoğan’ın konuşmasını beğendi. Genelde açıklamayı yeterli görmemekle birlikte, bu çevrelerin ortak temennileri devamının gelmesi yönündeydi. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün açıklaması bu ortak görüşün bir ifadesiydi: “Başbakanın açıklamaları olumludur ama yeterli değildir.”
Kısacası ayaküstü yapıldığı ve devamı gelmeyeceği düşünüldüğü için fazla umut bağlanmayan ama yürütmenin en tepesinin ağzından bir şekilde çıktığı için “hayırlısı” denilen sözler olarak kayıtlara geçti Başbakan’ın açıklaması…
Başbakan Erdoğan, milliyetçilerde frensiz bir öfkeye, sivil toplumcularda temkinli bir sevince yol açan açıklamasını, Suriye sınırında bulunan mayınların temizlenmesiyle ilgili ihale hakkında yapılan eleştirileri yanıtlarken yaptı. İhalenin İsrailli bir şirkete 44 yıllık kullanım bedeli karşılığı verilmesi söz konusuydu. Başbakan şöyle diyordu:
“…son zamanlarda bir mayın temizleme olayı yaşadık. 6 madde, iki hafta dört günümüzü aldılar. 6 madde düşünebiliyor musunuz? Nedir bu? Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, Suriye tarafı bunu yaptı. Biz de bunu yapalım istedik… (…) Hemen yakıştırma başladı, ‘Siz burayı İsrail’e, Yahudilere peşkeş çekeceksiniz’. Hep aynı şeyler. (…) Bu kadar basit midir bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye, şu dinden, bu dinden geldi diye ‘Eyvah Türkiye elden gidiyor’ demek. Bu kadar kolay mı? Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bunların üzerinde durarak bir düşünmek lazım. Ama aklıselim ile bunların üzerinde düşünülmedi. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi…”
Hem milliyetçiler hem de sivil toplumcular, “bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi…” cümlesine takıldı. Bu tanımlama etrafında tutum aldı. Oysa Erdoğan’ın talebi ve niyeti açık; “faşizan”lıktan vazgeçelim, küresel sermaye gelsin, çünkü yıllarca faşizanlık yaptık, kazanamadık diyor. Faşizanlıktan “vazgeçilme” nedeni para kazandırmıyor olması, yoksa yanlış olması değil. Erdoğan bunu üzerine basarak söylüyor:
“Paranın dini, milleti, ırkı olmaz. Bunu böyle biliniz ama ne yazık ki paranın dini, milleti, ırkı olduğunu zannedenler var. Para civa gibidir, kendisine uygun zemini nerede bulursa oraya doğru kaçar. Şimdi ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor…”
İşte bu kadar! Faşizanlıktan demokrasiye geçişte küresel sermayenin ne büyük bir motivasyon olduğunu görelim. Küresel sermaye gelecek, faşizanlık bitecek! Başbakan kızıyor:
“Yahu işsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak. İşte buyur bak işsizliği aşıyoruz, istemez misin?”
İsteriz de bu ülkede İzakların da yaşadığını, bu ülkenin Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler gibi Ronilerin, Etyenlerin, Hrantların, Rakellerin de ülkesi olduğunu siz ne zaman anlayacaksınız? İki lafla faşizanlıktan demokrasiye geçmek… Tam sermaye düzenine uygun bir hareket… Hoplaya, zıplaya…
Yorumlar kapalıdır.