Grev yasağı
Kriz dönemlerini, işçi sınıfına karşı yapılan saldırıların en fazla yoğunlaştığı dönemler olarak tarif etmek mümkündür. Bu tip dönemlerde hakları için direnen işçiler hem bir mücadele hattı açarlar, hem de bütün işçi sınıfına örnek olurlar. İşte şubat ayından beri direnişte olan Atv – Sabah işçilerinin grevi de, böylesi bir dönemde kamuoyu yaratmayı başarmış; gittikçe de yayılarak, bir güç kazanmıştı.
Öyle ki; 3 Temmuz 2009 tarihinde ATV ile Sabah gazete ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz İşletmesi’ne ait Antalya, İzmir, Bursa, Adana, Diyarbakır ve Trabzon’daki iş yerlerinde toplu iş sözleşmelerinde tıkanma sonucu greve başlandı.
Grevin yurt içinde Turkuaz’ın diğer kollarına yayılması patronları öyle korkuttu ki, grev 154. gününde İstanbul 2. İş Mahkemesi tarafından durduruldu. Mahkeme gerekçe olarak, işyerindeki sendikalı işçilerin, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 51/4 maddesi uyarınca dörtte üç oranında azalmış olduğunu iddia ediyor. TGS de bu kararın gerçekliği yansıtmadığını, grev süresince sendikalı işçilere istifaya vardıran baskıların gerçekleştiğini, fakat üye sayısının dörtte üç oranında kesinlikle azalmadığını belirtiyor. Süreci temyize götüreceklerini, bu süre zarfında eylemliliklerine devam edeceğini söylüyor.
1982 Anayasası’nın grev ve sendikalaşma önündeki sayısız engelleri bir yana, böyle bir kararın grevin 6 iş yerine sıçraması ve mücadeleci tutumunu sürdürmesi üzerine alınması epey düşündürücü. Mücadeleyi sindirme amacıyla grevi yasaklayan bu karar, bir yandan darbe anayasasının, bir yandan da patronların yanındaki devlet kurumlarının niteliğini bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.
Yazan: Dicle Nadin ( 31 Temmuz 2009)
Yorumlar kapalıdır.