“Ömer taşı Rojda’ya at!”

Açılım tartışmaları, başladığı günden bugüne egemenin diliyle (Türkiye burjuvazisi ve asker-polis rejiminin geleneksel şoven ve militarist dili) şekilleniyor.

Ulusal sorunun çözümü iddiasıyla ortaya atılan bu projenin ismi en başta “Kürt Açılımı” idi. Kürt sorunun adının konulması bakımından önemli bir isimdi. Daha sonra CHP ve MHP gibi partilerin rahatsızlıklarından olacak Başbakan “Demokratik Açılım” ifadesini kullanmaya başladı. Ağustos’tan bu yana ‘şehit anaları edebiyatı’ üzerinden devam eden sürecin sonunda ise geldiğimiz nokta da “Milli Birlik Projesi” oldu.

Aslında sürecin adındaki değişim karakterindeki değişimin de somut bir ifadesi. Bugünkü adıyla ‘Milli Birlik Projesi’ asker-polis rejimine tazelenme fırsatı yaratıyor. GAP’ın hızlandırılması, bölgesel asgari ücret uygulaması tartışmalarıyla Kürt coğrafyasının Türkiye ve dünya burjuvazinin hizmetine sunulmasının önü açılıyor. Burjuvazinin süregelen bir çekişme içerisinde bulunan kesimlerinin sistem içerisinde yeniden konumlandırılması bu süreçte hızlanıyor. Tüm bunlar yapılırken yaratılan demokratikleşme yanılsamasıyla da kitle mücadelesinin önü kesilmeye çalışılıyor. Bir taşla üç kuş!

Bu açılım sürecinde kullanılan şovenist dil ve yöntem toplumsal alanda da karşılığını buluyor. Geçtiğimiz günlerde İzmir’de şehre gelen DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ü karşılamak üzere yolan çıkan konvoya yönelik faşist saldırı bunun örneklerinden yalnızca biri.

Konvoy Hatay Üçyol mevkiinde daha önce oraya toplanmış, ellerinde Türk bayrakları ve taş olan kitle tarafından durduruluyor. Araçlara taş, piknik tüpü, lavabo mermeri atılıyor. Bir de caddeye ne tesadüftür ki (!) MHP Karabağlar İlçe Teşkilatı ve Ülkü Ocakları Üçyol Dergi Temsilciliği’nden çıkan faşistler doluşuyor. Neden sonra olay yerine polis geliyor. Dördü polis 11 kişi yaralanıyor. DTP konvoyu yoluna devam ediyor. Ancak kitle dağılmıyor. Trafik durduruluyor. Kürt olduğu düşünülen şoförler araçlarından indirilip sözlü ve fiziki şiddete maruz bırakılıyor. Bölgede oturanlar camlarına Türk bayrakları asıyor. DTP konvoyunun tekrar geçmesini bekleyen kalabalık İstiklal Marşı okuyor.

Dediğimiz gibi İzmir’de yaşanan faşist saldırı münferit bir vaka değildir. Bu faşist saldırı ‘Bir taşla üç kuş!’ diyerek ifade ettiğimiz saikler üzerinden okunmalıdır. MHP ve CHP gibi milliyetçi-faşist partiler kendi küçük burjuva tabanlarını harekete geçirmeye başlamıştır. AKP ise kendi projesi olan açılımı Türk bayraklı, ‘milli birlik ve beraberlik’ temalı televizyon ve duvar panolarında yayınlanan bayram tebrikleriyle savunmaktadır! Diyarbakır’da ‘elinde taş izi’ olan çocuklar için uygulanan adalet(!) İzmir’de hani nerede? Birtakım ulusal ve demokratik haklar tanınsa dahi burjuvazinin bu ikiyüzlülüğü ve kirli hesaplarıyla bu sorunu çözemeyeceği açık, Kürt halkı ve işçi sınıfı olarak bu sorunu biz, birlikte çözeceğiz.

Yazan: Doğan Koca (30 Kasım 2009)

Yorumlar kapalıdır.