Safları sıklaştırın çocuklar!
6 Kasım’da, YÖK’ün kuruluşunun 28. yıldönümünde öğrenciler olarak Beyazıt Meydanı’ndaydık. Aynı gün içerisinde YÖK’ü protesto etmek üzere altı ayrı eylem vardı. Bunlardan birincisi Eğitim-Sen 6 nolu Üniversiteler Şubesi’nin düzenlediği eylemdi.
Bu eyleme asistanlar (Anti-50/d’ciler) ve öğretim görevlileri katıldı. Asistan kıyımı ve eğitimin piyasalaştırılmasını hedef alan sloganlarıyla birlikte “YÖK’e hayır!” dediler. İkinci olarak, Devrimci Öğrenciler Birliği’nden öğrenciler alana geldi ve YÖK’e tepkilerini dile getirdi. Bir diğer grupsa ‘YÖK Karşıtı Öğrenciler’ pankartı altında basın açıklamalarınıTürkçe ve Kürtçe dile getirerek, meydanda sloganlarını yükseltti. Bu eylemde, anadilde eğitim talebi ve “Beyazıt goristan jibo faşistan!” (Beyazıt faşistlerin mezarıdır!) sloganı öne çıktı. Dördüncü eylem TKP, EMEP, Öğrenci Muhalefeti ve Öğrenci Kolektifleri tarafından düzenlendi. Bu mitingte YÖK karşıtı sloganlardan ziyade AKP karşıtı sloganlar öne çıktı. Ayrıca bu miting için ayrılan sürenin aşılmasıyla Genç-Sen ve TÖK (Tıp Öğrencileri Kolu)’le birlikte alana girecek kitle uzun süre beklemek zorunda kaldı. Hatta bunun üzerine, “Asla Yalnız Yürümeyeceksin” sloganlarını “Yürümek istiyoruz!” diye değiştirerek tepkilerini ortaya koymaya başladılar.
Biz, İşçi Cepheli öğrenciler olarak, Genç-Sen ve TÖK’le birlikte yürüdük. Beyazıt otobüs duraklarında buluşup İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nün önündeki alana kadar kısa bir yürüyüş yaptık. Yürüşümüz boyunca “Asla yalnız yürümeyeceksin!”, “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!”, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek!”, “YÖK’e hayır!”, “Ferman devletin, üniversiteler bizimdir!” sloganlarımızla seslerimizi birleştirdik. Alana girdikten sonra İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci olan ve içeride miting yapan bir grup, tarihî kapıdan dışarı çıkarak bize katıldı. Bu grup da katıldıktan sonra Genç-Sen basın açıklamasını yaptı.
Alana girerken geçtiğimiz yol, Türkiye sınıf mücadelesi tarihine açılan bir koridordu, yalnızca bir meydana çıkan yol değil. Beyazıt Meydanı yıllardır sınıfın gençlik sektörünün temel mücadele alanlarından oldu. Yedi devrimcinin faşist bombasıyla öldürüldüğü 16 Mart Katliamı’na tanıklık eden, 90’lı ve 2000’li yıllarda faşistlerin devrimcilere satırlarla saldırdığı meydanda, bugün, “YÖK’e hayır!” diyebilmek için bir arada duramıyoruz. Gelecek yıl faşizme, YÖK’e karşı mücadelemizin merkezinde sloganlarımızı hep birlikte haykırabilmek umuduyla…
“Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Beyazıt’ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran’ın mağarasını.
Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.”
(Nazım Hikmet; Hürriyet Kavgası)
Yazan: İC – Haber (7 Kasım 2009)
Yorumlar kapalıdır.