Faşistlere İnat, Kardeşimsin Hrant!

Hrant Dink katliamının ardından 3 yıl geçti. Bu yıl da, 19 Ocak’ta binlerce kişi Agos gazetesinin önünde ve ardından Taksim’de, “Katili Tanıyoruz, Adalet İstiyoruz”, “Faşizme İnat, Kardeşimsin Hrant” sloganlarıyla onu anarak, 3 yıldır korunan katillere hesap sorulmasını talep etti.

Hrant Dink davası halen sürüyor ve üzerinden 11 duruşma geçmesine rağmen, İstanbul Valisi’nden Emniyet Müdürü’ne, Trabzon Emniyet Müdürü’nden jandarma görevlilerine kadar hesap vermesi gereken tüm yetkililer görevlerinde kaldı. Sadece cinayetten 2 yıl sonra artık adı “faili meçhul”lerde bellenmiş olan Ramazan Akyürek’in görev yeri değiştirildi. Oysa bu cinayet, Ergenekon davasının birinci iddianamesinde yer bulmuş; yine bir süre önce çıkan “Kafes Eylem Planı”nda operasyon olarak tanımlanmıştı. Yani katiller şu an göstermelik olarak tutuklu bulunan Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’den ibaret değildir. Nitekim onların da içeride korunup kollandığı da bir gerçek ki, Erhan Tuncel’in suçu halen kanıtlanamamıştır ve kendisi yakında gardiyan olarak, devlet bünyesinde çalışmaya başlayacaktır.

19 Ocak günü Arat Dink, “”Üç yıldır bizimle dalga geçerken yalnızlar mıydı? Tek tek örnek vermeli miyim? Babam, öldürülmeden üç gün önce bir yazı yazdı. ‘Valilikte haddim bildirilmeye çalışıldı’ diye.” sorarken, Hrant Dink’i tehdit eden vali ve iki MİT görevlisinin halen serbest olduğu gerçeğini hatırlatıyordu. Yine Emniyet, Ogün Samast’tan haberdar olduğunu iki yıl sonra açıklıyor, fakat Hrant Dink’i neden korumak istemediğini açıklayamıyordu. Benzer şekilde, Hrant Dink’in katledilmesine sebep olan 301. madde hala yasal mevzuatta ve göstermelik bir değişikliğe uğradıysa da, yine bu ülkenin azınlıklarını öteki saymakta. Gerçek sorumlular ise, muhtemelen makamlarında yeni cinayetlerin planını yapmakta…

Hrant Dink katliamının, Ergenekon Davası ile bağlantısı aşikârken, bu iki davanın birleşmesini ve devletin kirli işlerinin bir parçası olan bu cinayetin gerçek sorumlularının yargılanmalarını talep etmeliyiz. Bu ve bunun gibi binlerce “faili meçhul” aydınlanmadan, devletin adaletten söz etmesi gerçekçi olmayacaktır.

Yazan: İC – Haber, 20 Ocak 2010

Yorumlar kapalıdır.