Kadıköy Belediye’sinde grev sona erdi

DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şubesi ile Kadıköy Belediyesi arasında 27 Ocak 2010 tarihinde başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 81 maddeden dört tanesi üzerinde anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine sendikaya bağlı 470 işçi, 19 Temmuz 2010 tarihinde grev başlattı.

Grevin gerekçesi artan hayat pahalılığına karşın, insanca yaşanılabilecek bir ücret, insanlık onuruna yakışır çalışma koşulu ve zamanında ödeme gibi taleplerdi. Grevin başlamasıyla, bazı zabıtaları işçilerin üzerine salan belediye bununla da yetinmeyip yerel gazetelerle beraber grevi baltalamak için, “Kadıköy Belediyesi’nde çalışan bir işçinin net maaşı 2500TL’dir ve yapılmak istenen zamla bu maaş 2750TL’ye çıkacaktır,” gibi asılsız haberler yaymaya başladı. Oysa sendikanın dağıttığı maaş bordrolarına göre işçilerin maaşları 1585 TL idi. Tek kişinin yoksulluk sınırının 1475 TL, 4 kişilik ailenin asgari geçim sınırının ise 2962 TL olduğu bir ülkede, üzerinde anlaşmaya varılamayan ücretler, sistemin insanların en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak düzeyde olduğunun bir göstergesidir.

Sekiz günlük grevin, altıncı gününde Tüm-Bel Sen üyesi işçilerin de katıldığı bir dayanışma eylemi düzenlendi. Kadıköy evlendirme dairesi önünde toplanan kalabalık iskele meydanına yürüdü. Yürüyüşte, grevdeki işçiler de taleplerini dile getirdi.

27 Temmuz günü belediye ile sendikanın anlaşmaya varmasıyla grev sona erdi. İşçiler grevden tam olarak istediklerini alamasalar da, “yüzde 9 zam ve 245 TL’lik sosyal yardım” kazanımıyla grevi bitirdiler. İşçilerin tam olarak istediklerini alamamalarına rağmen grevin bu kadar kısa sürmesi, Genel-İş’in grevin başından beri takındığı bir tutumdur. Daha grevin ilk günü yapılan basın açıklamasında Genel-İş “Grev sürecini fazla uzatmadan masada bitirelim. Bizim isteğimiz ve arzumuz bu yöndedir. Biz grev yapma taraftarı değiliz” derken; aynı metnin devamında ise “Biz bir aileyiz bu ailenin huzurunun bozulmasından yana değil, mutluluğundan yanayız,” diyerek sınıf uzlaşmacı tavrını ortaya koymuştur. Bu örnek durum gösteriyor ki, sendika bürokrasisinin bu tavrına karşı sendikalarda taban inisiyatifi temelinde sesimizi yükseltmek durumundayız.

Yazan: Bahadır B., 29 Temmuz 2010

Yorumlar kapalıdır.