Üniversiteler ve türban
Her şey İstanbul Üniversitesi’nde bir öğrencinin türbanı nedeniyle dersten çıkarılması ile başladı. Konuyu görüşen YÖK bir karar alarak İstanbul Üniversitesi’ne şu yazıyı gönderdi: Öğrenci “disiplin yönetmeliğine aykırı” durumu nedeniyle sınıftan çıkarılamayacak ve çıkaran öğretim görevlisi hakkında soruşturma açılacak.
Yıllarca tartışılagelen ve bir türlü ‘çözülemeyen’, AKP’nin kapatılması istemine gerek oluşturan, laikliğin başlıca simgesi haline gelen türban yasağının bir yazı ile çözülmesi, daha doğrusu bir oldu-bittiye getirilmesi bunca süredir neyi tartıştığımızı sorgulatır nitelikte. Öncelikle şunu soruyoruz; madem bu kadar basit bir çözümü vardı da, neden AKP yıllardır bunu bir mağduriyet meselesi haline getirdi ve bunun üzerinden binlerce oy elde etti? Ve AKP, bu konuda kalıcı bir çözüm yaratmak istiyor da neden bunu bir türlü yasallaştıramıyor? Benzer şekilde CHP’nin ise, bunca yıldır karşısında durduğu bu sorunun çözümüne birden aday olması popülist bir siyasetin, seçim öncesi oy savaşımının işaretleri değil midir?
Öncelikle türban meselesinin burjuva medya ve burjuva partiler tarafından ele alınış biçimi, kitlelerin bilincini bulandırmaya dönüktür. Tartışmanın türban üniversiteye girsin mi, girmesin mi cenderesine sokulması meselenin bağlamından çıkarılması anlamına gelir. Sorun türban sorunu değil, laiklik ve demokrasi sorunudur. Eğer bir kişinin dini inançlarından ötürü eğitim hakkının elinden alınmasına karşı isek, aynı şekilde zorunlu olarak din dersi görmeye de, devletin Diyanet İşleri Başkanlığı’na bütçe ayırmasına da, Alevilere yönelik baskı ve ayrımcılığa da karşı olmamız gerekir.
Fakat AKP, iktidarı boyunca bu konular üzerine hiçbir adım atmazken, bu tartışmayı kılık kıyafet özgürlüğü ve demokrasi sorunu üzerinden yürütüyor ve bir yandan da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çözüm anlayışını referans aldığını belirtiyor. Oysa Diyanet İşleri, başörtüsünün dini bir vecibe olduğunu açıklıyor. Yani AKP kitleler nezdinde demokrasi yanılsaması yaratırken, bir yandan da anti-laik yani İslam’dan yana olan tavrını oraya koyuyor. AKP, türbanlı kadınların uğradığı ayrımcılık konusunda bu kadar demokratsa, aynı hassaslığı neden Alevilerin uğradığı ayrımcılıklar konusunda da gösteremiyor? Veyahut türbanla ilgili afiş asan YTÜ öğrencilerine soruşturma açan ve okula girişlerini yasaklayan okul yönetimini, neden YÖK bir yazı ile uyaramıyor, neden bu demokrasinin yolları kapanıyor?
Sonuç olarak, burjuva partilerin türban sorununu çözmekten uzak oldukları meseleye siyasi rant ekseninden baktıkları açıktır. Söz konusu uygulama ile, türbanlı kadınlara uygulanan ayrımcılığın giderilmesi önemli olsa da; türbanın neoliberal muhafazakarlığın simgesi haline getirilmeye çalışılması ve kadın bedeni üzerinden yürütülen siyasi kavga gözden kaçırılmamalıdır.
Yorumlar kapalıdır.