PTT Taşeron işçilerinin mücadelesi 21. günü geride bıraktı: 29 Ocak’ta basın açıklaması var!

İstanbul Avrupa Yakası Posta İşlem Dağıtım Merkezi (AVPİM) önünde üç haftadır bir direniş sürüyor. Dar kaldırımın üzerine derme çatma kurulmuş iki metrekarelik çadır bu direnişin somut belgesi. Teneke içinde yakılan tahtalarla ısınmaya çalışan üç direnişçi işçi, çadırı akşam 18:00’da kaldırdıklarını ve sabah 08:00’da de yeniden kurduklarını anlatıyor. Pazar günü hariç her gün orada olan işçiler direnişin başlarında polisin baskı-yıldırma girişimleri olsa da haklı ve kararlı duruşlarıyla bu duruma boyun eğmemişler.

Öyle ki ilk başlarda polis, aracını tam çadırın önüne park edip gelen gidene göz dağı vermeye çalışmış. Kameralar çalışmış, notlar alınmış polis tarafından. İşçiler de diyor ki, işten atıldık, hakkımızı arıyoruz. Alın terimizin, ekmeğimizin, çoluğumuzun çoçuğumuzun rızkı peşindeyiz. Bu suç ise evet suç işliyoruz ama bu suç değildir. Dolayısıyla PTT yönetimi ve taşeron şirket patronları zaten ekmeğimizle oynadı bir de polis oynamasın!

Direnişin ve saldırının gerçek tablosu

Rakamlar çok sağlıklı olmamakla birlikte PTT’de yaklaşık 37 bin işçi çalışıyor. Bunun 7 bine yakını taşeron işçi statüsünde. Dört ayrı taşeron şirkete çalışan bu taşeron işçilerden şu ana kadar yaklaşık 200 tanesi işten atılmış durumda. Direnişçi işçilerden biri bu sayının Türkiye çapında 1000’e ulaşabileceğini söylüyor. AVPİM’de ise yaklaşık 1400 taşeron işçi çalışıyor ve ortalama 700 TL civarında bir ücret almaktalar.

Saldırı şimdilik ve özellikle taşeron işçilere yönelik. Lakin PTT’nin özelleştirilmesinin (A.Ş. olmasının) taşeron olmayan 30 bine yakın kadrolu ve/veya farklı statülü işçiyi de doğrudan etkileyeceği unutulmamalı. Nitekim yeni işten atmalar da kapıdaymış, dolayısıyla sayı artmaya devam edecek. Bu nedenle hem işten atılan işçilerin hem de çalışmaya devam edenlerin direnişe aktif katılımını sağlamak çok önemli.

Konuştuğumuz direnişçi işçiler, işten atılan bütün işçilerin ve çalışmaya devam eden birçok işçinin direnişe destek verdiğini, mevcut durumda şu an AVPİM’de üç, Sarıyer’de bir ve Ankara’da üç olmak üzere toplam yedi işçinin direnişi aktif olarak sırtlanmış durumda olduğunu söylüyor. İzmir ve diğer illerde/bölgelerde de aktif direnişçi işçilerin bulunduğunu ama tam ve sağlıklı bir bilgiye de sahip olmadıklarını ilave ediyorlar. Kuşkusuz bu sayı saldırıyla orantılı olarak artacaktır, artmalıdır. İlk görev ise direnişin kendi içinde tam ve sağlıklı bir koordinasyonun sağlanması için koordine olmasını sağlamaktır. Bu ise illerde ve Türkiye çapında işten atılan taşeron PTT işçilerinin direniş komitleri kurmasını gerekli kılıyor. Bu noktada PTT’de örgütlü Haber-Sen’in, Haber-İş’in ve Türk Haber-Sen’in sendika olarak devreye girmesinin vakti değilse ne zaman? Çünkü direnişçi işçiler doğrudan kendileriyle bağlantılı olmasa da KESK Büro Emekçileri Sendikası’nın desteğini yanlarında görmelerine rağmen diğerlerinden istedikleri desteği alamadıklarını ifade ediyorlar.

Geçmişi hatırlamak, ders çıkarmak!

Bu durum neden bu kadar önemli? Hatırlanacağı üzere 2005 yılında Türk Telekom, yüzde 55 hissesi 6 milyar 550 milyon dolar karşılığı Lübnanlı Hariri Ailesi’ne satılarak özelleştirilmişti. 2005 yılında Türk Telekom çalışan sayısı 51 bin 737 idi. 2010 yılı sonu itibariyle bu sayı 25 bine geriledi. Diğer bir ifadeyle 26 binden fazla işçi özelleştirme sonrası çeşitli biçimlerde işinden oldu.

Oysa o vakit Başbakan Erdoğan şöyle diyordu:

“Meydanları dolduranların ne istediğini anlamakta güçlük çekiyorum. Türk Telekom çalışanları sokağa atılmayacak. Ancak bundan sonra yan gelip yatamayacaklar. Olay bu kadar basit.”

Türk Telekom çalışanları sokağa atılmayacak diyen Başbakan’a rağmen çalışanların yarısı yani 26 binden fazla işçi işini kaybetti. Bu durumda Başbakan ne söylemiş oluyor? Tabii bunlarda ne yalan biter ne de kandırmaca! Şimdi de diyorlar ki 26 bin Türk Telekom işçisi işini kaybetmedi, onlar emekli oldular ya da diğer kurumlara geçiş yaptılar. AKP hükümet olduğunda Türk Telekom’da 61 bin 219 kişi çalırken bugün bu sayı 26 bine inmiş durumda. Ortada 35 binlik bir fark var. İşte tek gerçek bu! Gerisi Yalan! Dolayısıyla Türk Telekom’un başına gelen şimdi PTT’nin başına gelmek üzere ve sendikalar sendikalılıklarını göstermek zorundalar.

PTT’ye gelince…

Türkiye Kargo, Kurye ve Lojistik İşletmecileri Derneği (KARİD) Başkanı Aslan Kut geçen yıl yaptığı bir konuşmada demiş ki: “PTT’nin özelleştirilmesi halinde Türkiye’de 34 bin olan çalışan sayısı 300 bin kişiye ulaşacak.” Aslan Kut hızını alamamış, PTT’nin özelleştirilmesinin Türkiye’de işsizliğin çözümünde önemli bir adım olacağını da söylemiş ve şöyle devam etmiş:

“Yasama ve yürütme, posta tekelinin kaldırılması ve özelleştirme ile ilgili çalışmaları 2005 yılında başlatmış ancak sonuçlandırmamıştır. Bu süreç, birçok AB ülkesinde yıllar önce tamamlanmıştır. Rusya’da bile 20 yıl önce posta sektöründe tekel kaldırılmıştır.Özelleştirme ile sektör 10 kat büyüyecek. Posta sektöründe Almanya’da 520 bin, Fransa’da 273 bin, İtalya’da 150 bin, Türkiye’de ise sadece 34 bin kişi çalışıyor. Türkiye’nin 80 milyonluk nüfusuna karşılık, posta çalışan sayısı sadece 34 bin.”

Ne kadar tanıdık, değil mi? Başbakan 2005 yılında Türk Telekom özelleştirmesi sonucu kimse işsiz kalmayacak diyor ama 51 bin olan çalışan sayısı 25 bine düşürülüyor. Aslan Kut da PTT özelleşirse çalışan sayısı 10 kat artacak, diyor. Pekiyi, şimdi neden işçiler sokağa atılıyor? Kuşkusuz direniş çadırındaki taşeron işçiler bunun cevabını biliyorlar. Diyorlar ki, “PTT hizmetleri çalışan sayısı azaltılarak, yatırım yapılmayarak felç edilmeye, bu şekilde eksik ve kalitesiz hizmet alan halk da özelleştirme ister noktaya getirilmeye çalışılıyor.”

Evet, patron örgütleri ve hükümet özelleştirme için canla başla çalışırken işçiler ne yazık ki PTT’de örgütlü sendikaların sesini, desteğini yanlarında göremediklerini söylemekteler. Kuşkusuz sadece sendikalar değil bütün sınıf örgütleri PTT işçsinin yanında yer almalıdır. Bunun için somut bir imkan da var. İşçiler 29 Ocak Cumartesi günü Topkapı AVPİM önünde bütün bu yalanları, saldırıları anlatmak için bir basın açıklaması düzenliyorlar. Çeşitli sanatçıların, demokratik kitle örgütlerinin de destek vereceği bu basın açıklaması saat 13:00’da başlayacak. İşçiler tüm sınıf örgütlerini PTT işçisinin yanında yer almaya çağırıyor…

Yorumlar kapalıdır.