Torba Yasa: Yeni bir saldırı paketi

Hükümetin güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıran saldırı paketi, ancak birleşik bir mücadeleyle durdurulabilir

AKP hükümeti, emekçilere dönük yeni bir saldırı paketiyle yine karşımızda. 8 yıllık iktidarı boyunca esnek ve güvencesiz çalışmayı temel kaide haline getirmeye çalışan AKP, “torba yasa”yla bu konuda yeni bir adım atma peşinde. Burjuva medya organlarında, yalnızca “vergi affı” boyutuyla gündeme getirilen, halka büyük bir jest gibi sunulan “torba yasa”, esasında emekçilere karşı gerçekleştirilen kapsamlı bir saldırı programıdır.

Paketin “vergi affı” müjdesiyle duyurulan kısmıyla, temelde patronların milyarlarca liralık vergi borçları, cezaları ve faizleri silinmekte. Pakette yer alan diğer düzenlemelerle, İşsizlik Sigortası Fonu’nun yağmalanması artırılarak sürdürülüyor. İşsizlerin Fon’dan yararlanmasını kolaylaştıran herhangi bir düzenleme pakette yer almazken, Fon’dan patronlara sermaye aktarımı daha da arttırılıyor. Bundan böyle, işe yeni alınan genç işçilerin ve kadın işçilerin sigorta primi patrondan değil Fon’dan karşılanacak. Yine, kısa çalışma ödeneğinin kullanımı kolaylaştırılarak, patronlar ücret verme yükümlülüğünden dahi kurtarılıyor.

İş Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliklerle, esnek çalışma biçimleri yaygınlaştırılıyor. Gençler arasındaki işsizlik oranını azaltmak adına (!) asgari ücret, 16-18 yaş arasındaki işçiler için 599 TL’den 518 TL’ye düşürülüyor. Belediyelerde çalışan “ihtiyaç fazlası” işçilerin, sorgusuz sualsiz, devletin başka birimlerinde çalışmak için sürgüne gönderilmesi yasalaşıyor. Böylelikle, belediyelerdeki kadrolu, örgütlü işçilerin de tasfiyesi hedefleniyor. Özelleştirmelerin, yargı tarafından durdurulması imkansız hale getiriliyor, ve daha fazlası… Kısacası AKP hükümeti, neoliberal saldırı programı doğrultusunda güvencesiz çalışmayı, çalışma düzeninin temeli haline getirmek, emek sömürüsünü derinleştirmek için durmaksızın çalışıyor.

Sendikalarsa, bu kapsamlı saldırı paketine karşı göstermelik basın açıklamalarından öte gitmiş değil. DİSK başkanı Süleyman Çelebi, adeta işçilerle dalga geçerek, bu kanun yasalaşırsa büyük eylemler yapacağız, diyor. Kanun yasalaşmadan önce bir şeyler yapmaya ne derdiniz? Türk-İş bürokratları ise, Erdoğan’ın pakette işçiler lehine iyileştirmeler yapacağız sözüne ikna olarak, eylem takvimi açıklamaktan vazgeçtiğini açıklıyor. Yeni İş Yasası geçerken, sosyal güvenlik “reformu” yasalaşırken kıllarını kıpırdatmayan bürokratların, bu paket karşısında bir mücadele örgütlemeyecekleri de ortada.

Sendikaların tabanında büyüyen huzurluksa, kolaylıkla göze çarpıyor. Belediye işçilerinin gerçekleştirdiği eylemler, İzmir’de 10 bin işçinin yasa tasarısını protesto eden eylemi bunun göstergeleri. Yasa tasarısına karşı mücadeleci işçilerin inisiyatif alarak, sendikaların birleşik bir eylem programı oluşturması için bastırmasının tam zamanı!

Türkiye’de bugün, 3 milyondan fazla işçinin taşeron statüsünde çalıştığı tahmin ediliyor. Devletin resmi verilerine göre 10 milyondan fazla işçi kayıt dışı çalışıyor. İşe başlamaya hazır olup iş “aramayanların” dâhil edilmesiyle işsizlik oranı yüzde 17,3’ü buluyor. Kısacası işsizlik ve güvencesiz çalışma, Türkiye işçi sınıfının en acil ve önemli sorunları olarak ortada duruyor.

Güvencesiz çalışmayı yeni çalışma düzeni haline getirmek isteyen hükümetin yeni saldırı paketine karşı, herkese iş ve iş güvencesi talebiyle birleşik bir mücadele hattının örülmesi, bugün sınıf hareketinin en acil görevi.

Yorumlar kapalıdır.