“Ne olur beni de dinle!”

“Ne olur beni de dinle! 60 yıl babam ırgatlık yapıp borçlu öldü. 50 yıldır ben de ekmek bulamıyorum. Para kazanamıyorum. Beni dinleyen olsa da bir iş bulup çalışsam!”

Milliyet gazetesi internet sitesinde yer alan “Türkiye’de dinlenmeyen kimse yok!” başlıklı habere (1 Nisan) bir okurun yorumu bu sözler.

Koyun can derdinde, kasap et derdinde bu olsa gerek.

Sahi bu memlekette gücü-iktidarı elinde bulunduranların yaralı parmağa işediğini gören var mı?

Lafa geldi mi tekmili birden kendimiz için bir şey istiyorsak namerdiz pozunda. Merak etmeyin, öyle olduğunuza zaten şüphe yok!

Aslına bakarsanız insanın gücüne giden aç bi aç kalmaktan ziyade böyle salak yerine konulmak.

Nasıl mı?

Yine Milliyet’ten (4 Nisan) bir haber spotu: Mart ayı itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de 41 yıl sonra ilk kez yüzde 4’ün altına geriledi ve yüzde 3,99 seviyesinde gerçekleşti. Yani? Alım gücü bir yıl içinde maaşlara
yapılan zamları(!) da düşünürsek neredeyse arttı!

Kim inanır?

Haberin hemen altında yapılan onlarca okuyucu yorumuna bakınca -ki hemen hepsi aynı minvalde- hiç kimse! Biri aynen şöyle demiş: “Kandıran Kandırana. İşte buna vatandaşla kafayı bulma denir. Emekliler, işçiler, memurlar vs. geniş halk kesimleri bu acem rakamlarına güler geçerler. Yapmayın, doğru dürüst verilerle bu enflasyonu hesaplayın. Öyle hale geldik ki, sanki her gün 1 Nisan. Kandıran kandırana…”

Görüldüğü üzere bu masallara inanan yok. Evet yok, ama…

İyi de o zaman AKP, nasıl oluyor da sürekli seçim kazanıyor? AKP’yi hükümet yapan, belediye yönetimlerinin başına geçiren de yine bu halkın büyükçe bir kesimi değil mi?

Soru haklı ama cevap için kolaya kaçmayalım. Sen eşek olursan semer vuran çok olur çözümlerinden uzak duralım. Neden? Çünkü…

Halk arasında “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” diye bir söz vardır. Seçimi iyi ile kötü, güzel ile çirkin, doğru ile yanlış arasında yapıyorsan seçmek zor olmaz. İşin kolaydır. Lakin karşına iki kötü, iki çirkin, iki yanlış çıkarılmışsa o vakit seçmek kolay olmaz, zor olur. Bu durumda kendine göre kötünün iyisini, çirkinin güzelini, yanlışın daha az beter olanını seçmeye çalışırsın. İşte AKP halkın büyükçe bir kesimi için budur!

Dolayısıyla AKP’nin sekiz yıllık saltanatından öyle derin tarihsel-sosyolojik anlamlar çıkarmanın, Erdoğan’dan yüzyılın lideri icat etmeye kalkmanın da âlemi yok. Malzeme ortada!

Evet, halkın büyükçe bir kesimi AKP’ye oy vermektedir, çünkü denize düşen yılana sarılır!

Evet, halkın büyükçe bir kesimi AKP’ye oy vermektedir, çünkü hiçkimse ayakkabısının altı delik de olsa daha sağlamını bulmadan çürük olanı atmaz. Delik ayakkabı çıplak ayaktan daha iyidir. Halk böyle bakar, idealist değil gerçekçidir.

Gerçi, “bu halk her şeye müstahak; her halk hak ettiği şekilde yönetilir” diyenlerin de az olmadığı bir hakikat. Kuşkusuz böyle düşünenlere, ne ekersen onu biçersin demekten öte de söylenecek söz çok. Lakin yerimiz sınırlı. Sözümüzü şöyle bağlayalım: Yeni bir genel seçime yaklaşık iki ay bir zaman kaldı. Şu günlerde sorunu da, çözümü de karşındakine yüklemesen, önce kendinden başlasan…

Yorumlar kapalıdır.