Yaklaşan 1 Mayıs ve gençlik

Türkiye’de 1 Mayıs yaklaşırken gündemin en önemli parçasını seçim tartışmaları doldurmakta. AKP’nin yüksek bir oy oranıyla iktidardaki konumunu perçinlemesi olasılığı da bu gündemin ilk alt başlığı olarak karşımıza çıkıyor. Ve böyle bir sürecin devletin yeniden yapılandırılmasında AKP’nin elini oldukça güçlendireceği aşikâr. Özellikle öğrenciler nezdinde de, bu yapılandırma döneminin eğitim kurumlarından bağımsız olmayacağının bilinciyle bir duruş sergilemek günün gereklerinden.

Neoliberal yapılandırmanın, eğitimde ticarileşmenin ve Bologna sürecinin işletilmesinin seçimlerden sonra hız kazanacağını ve buna paralel olarak da öğrenciler üzerindeki baskının azalmak şöyle dursun, giderek artacağını söyleyebiliriz. Bir yandan hızlanan ticarileşmeyle eğitim hakkının gasp edilmesi ve sınıfsal olarak eşitsiz bir düzlemde akan eğitim sürecinin daha da eşitsizleşmesi, öte taraftan da bu süreçte olası bir öğrenci muhalefetinin gelişmesini engelleyebilmek adına, özellikle üniversitelerde, soruşturma ve okuldan uzaklaştırma gibi baskılarla öğrencilerin örgütlenebilmesinin önüne set çekilmeye çalışılması 1 Mayıs’ta öğrencilerin taleplerinin ana eksenini oluşturacak gibi.

Tüm bunlara paralel olarak, krizle birlikte sürekli hale gelen işsizlik ve gelecek kaygısı da gençliğin gündemlerinden bir tanesi. Eğitimin ticari bir nitelik almasıyla, bir kısım öğrencinin, masraflarını karşılayabilmek için yarı zamanlı işçilik yapmaları, önemli bir bölümün de eğitim dönemlerini sonlandırdıktan sonra “diplomalı işsiz” sıfatına erişmeleri, hızlı bir proleterleşmenin ve sınıf uzlaşmazlıklarının keskinleşmesinin önünü açıyor. Özellikle Arap devrimci sürecinde gençliğin oynadığı rol, neoliberal politikaların kitleler üzerinde patlama etkisi yaratabilecek düzeye ulaştığını göstermesi açısından önemli dersler barındırıyor.

Son olarak, geçtiğimiz aylarda görece yükselen öğrenci hareketi, şu an bir durgunluk dönemine girmiş bulunmakta. Ağırlıkla AKP karşıtlığından yola çıkan, kitlelere dönük, ortak taleplerle hareket etmeyi politik olarak benimsemeyen bir hareketliliğin sönümlenmesi şaşırtıcı değil. Öğrenci politikası oluştururken, genel çerçeveyi göz ardı etmeden, sağlam bir politik arka plan oluşturabilmek gençliğin önemli ihtiyaçlarından. Kitleselleşebilmek için ortak talepler altında bir araya gelmenin ve sürekliliği sağlayabilmek adına da sınıf mücadelesiyle bağ kurmanın gerekliliğinin bilincinde, politik bir hat oluşturmak mücadelenin olmazsa olmazlarından. Artan proleterleşme, güvencesizlik ve işsizlik gibi olguların bu bağın kurulmasının yolunu açtığı bir dönemden geçerken, gençliğin görevi, 1 Mayıs’ta emekçi sınıfların yanında, alanlarda olmaktır.

Yorumlar kapalıdır.