Büyük Anadolu Yürüyüşü: Eğirdir basın açıklaması

Doğanın talanına karşı mücadele edenlerin 7 ayrı koldan başlattıkları Büyük Anadolu Yürüyüşü’nün Batı Akdeniz Kervanı tarafından, 2 Mayıs 2011 günü Eğirdir’de yapılan basın açıklamasını yayınlıyoruz.

Değerli Basın Mensupları,

Anadolu’nun dört bir yanında devam etmekte olan ‘Büyük Anadolu Yürüyüşü’nün Batı Akdeniz Kervanı olarak, Antalya Cumhuriyet meydanından başlattığımız yürüyüşümüzün 21inci gününde 266km yol katederek Eğirdir’e ulaşmış bulunmaktayız.

Yürüyoruz, çünkü binlerce yıldır insan uygarlığının beşiği olan Anadolu, bugün eşi görülmemiş bir yıkımla karşı karşıya. Ancak çoğunluk, bu büyük yıkımın farkında değil. Son on yıl içinde tüm sularımız enerji şirketlerinin eline geçti. Üzerlerine binlerce HES ve baraj kuruluyor. Dağlarımız maden şirketleri tarafından parsellendi, delik deşik ediliyor. Yaşamımız ve geleceğimiz nükleer ve termik santrallerle tehlike altında. Feryadımızı duyan yok. Binlerce yıldır ekip biçtiğimiz tohumlar, yok olmaya başladı. Ormanlarımız, parça parça kesiliyor. İnsanımız, doğduğu bereketli topraklarda artık doyamıyor. Köyünü, ata toprağını terk ediyor. Binlerce insan şehirlere göç ediyor ve kadim Anadolu kültürleri birer birer yok oluyor. Hızla kalabalıklaşan şehirlerimizde yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor, maddi ve manevi bedeli artıyor. Yalnızca bir avuç insanın menfaatini gözeten bu düzen, doğayı, insanları ve kültürümüzü hiçe sayarak Anadolu’nun dört bir yanını işgal etmeye devam ediyor.

Bu toprakları yönetenler, bu yıkıma karşı çıkanların çığlığına kulak tıkıyor ve yıkımı daha da çoğaltıyor. Anlıyoruz ki, onların gözünde artık köklerimizin hiçbir değeri yok.

Bu nedenle biz, Anadolu insanları, Anadolu’yu yaşatmak için kendi halk irademizi kullanmaya karar verdik. Vicdan sahibi herkesle buluşarak yedi ayrı koldan, Anadolu’yu arşınlıyoruz ve nehirler gibi akarak Ankara’ya yürüyoruz. Geçmişe olan saygımız ve çocuklarımızın geleceği için, doğanın hakları ve yaşam hakkımız için yürüyoruz.

Bir çok yerleşim yerine içme suyu kaynaklığı eden verimli yörelerden, Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su gölü, birinci sınıf sulak alanlarındandır Eğirdir Gölü. Eğirdir Gölü kenarına hayvan leşleri, kimyasal atıklar ve şehir yaşamının çöplerinin dökülmesi ve temizlemek yerine üzerinin harfiyatla kapatılması içme suyunun kirlenmesine sebep olmuştur. Yörenin geçim kaynağı olan balıkçılık sekteye uğramıştır.

Civar köylerinden Akdoğan, Ağıl, Çay Köy, Bağıl, Tepeli köylerinin mermer ocakları sebebiyle talana açılması, köylerin içme sularının lağım atıklarıyla kirlenmesine neden olmuştur. İnsanların geçim kaynağı olan tarım ve hayvancılık bozguna uğramıştır.

Yürüyüşümüzün nedenlerinden birini oluşturan, sürdürülebilir enerji kanununda yapılan değişiklikler ve yürürlüğe sokulmak istenilen ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği koruma kanunu’ ile Koruma Alanı statüsündeki ormanlar, dağlar, nehirler, hidroelektrik santralleriyle, mermer ocaklarıyla talan edilmek istenilmektedir. Dağların delik deşik edilerek mermer çıkarılması, içme suyu kaynaklarının korunmayıp, çöplük olarak kullanılarak kirletilmesi halinde, artık ne bu tabiattan ne de insan yaşamının sağlıklı akışından söz edebilmek mümkün olacaktır.

Hidroelektrik santralleriyle suları ait olduğu tüm canlılardan çalınan, madenlerle dağları delik deşik edilen, kimyasal ilaçlarla toprağı zehirlenen, termik santrallerle havası kirletilen, GDO’lu ürünlerle sağlığımızı ve nükleer santrallerle de geleceğimizi tehdit eden ve sadece kar amacı güden tüm bu uygulamaların durdurulması adına, 40 gün 40 gece sürecek olan yürüyüşümüze buradan devam edeceğiz. Hiçbir dil, din, ırk ve siyasi görüş ayrımı gözetmeden, tüm Anadolu insanlarını ve dünya insanlığını bu yürüyüşe katılmaya davet ediyoruz. Toprağımıza, suyumuza, havamıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

EĞİRDİR’İ VERMEYECEĞİZ!
ANADOLU’YU VERMEYECEĞİZ!

Yorumlar kapalıdır.