Katliamlara rağmen Suriye’de devrim büyüyor!

Suriye’de seferberliklerin başlamasından bu yana yaklaşık 4 ay geçti. Bu zaman zarfında, ayaklanmayı bastırabilmek için Baas rejimi, ağır bir devlet terörü uygulamasına rağmen devrimci sürecin yayılmasını engelleyemedi. 4 aylık süreçte, binlerce kişi devlet tarafından katledildi, on binlerce kişi tutuklandı ve bir o kadar kişi de işkenceden geçirildi.

Bu yoğun teröre rağmen, geçtiğimiz haftalardaki “Cuma gösterileri” ayaklanma başladığından bu yana en kalabalık eylemler oldu. 15 Temmuz günü, ülke çapında seferberliklere bir milyondan fazla kişinin katıldığı tahmin ediliyor. Ordunun kuşatması altında olmasına rağmen Hama ve Humus kentlerinde yüz binlerce kişilik gösteriler düzenleniyor.

Baas rejimi sistematik devlet terörünü sürdürürken, bir yandan da yeni “taviz”lerle devrimci seferberlikleri sündürme politikasına devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Olağanüstü Hal Yasası’nı kaldıran (kuşkusuz, uygulamada hiçbir şey değişmedi), Kürtlere vatandaşlık haklarını tanıyan rejim, geçtiğimiz haftalarda bir reform paketi açıklayarak, “çok partili, demokratik” bir sisteme geçileceğini ilan etti. “Ulusal diyalog” toplantıları düzenleyerek, “resmi” muhalefetle görüşmelere başladı. Geçtiğimiz günlerde ise, yeni siyasi partilerin kurulmasına izin verileceği açıklandı.

Halkın rejimden tüm umudunu yitirdiği ve rejim yıkılana kadar sokakları terk etmeyeceğini haykırdığı bir dönemde, rejimin bu manevralarının bir sonuç alması ise, şüphesiz imkânsız. Öte yandan, ABD emperyalizmi ve Türkiye hükümeti, Esad rejiminden hâlâ umudunu kesmiş değil. ABD ve Türkiye, Baas diktatörlüğünün yıkılmasıyla devrimci dalganın kontrol edilemez bir noktaya geleceğinden endişelenerek, Esad yönetimi altında, demokrasiye “düzenli geçiş” sürecinin sağlanmasını temenni ediyor.

Ekonomik problemlerle boğuşan ve yeni bir cephe açmaya gönülsüz durumdaki ABD, Suriye’deki “düzenli geçiş”in koordinatörlüğünü Türkiye’ye bırakmış durumda. AKP hükümeti ise, birkaç ay öncesine dek Erdoğan’ın “kardeşim” diye hitap ettiği Esad’a bir yandan “demokratik reform”ların yararları konusunda vaaz veriyor, bir yandan Suriyeli muhaliflere ev sahipliği yaparak, Esad rejimini sıkıştırmaya çalışıyor.

Suriye’deki devrim sürecinin kaderini ise, işçi sınıfının sürece katılımı ve Arap devriminin, özellikle de Mısır’daki sürecin gidişatı belirleyecek, görünüyor.

Yorumlar kapalıdır.