IMF, memur maaşlarını ödeyemeyecek durumda olan Yunanistan’a vermek istediği yardımın 8 milyar avroluk dilimi için, işçi ve emekçilere büyük bir saldırı planı barındıran tasarruf (kemer sıkma) paketinin meclisten geçmesini şart koşmuştu. 20 Ekim’de krizin faturasını işçilere ödetmek için toplanan meclisteki tasarruf paketinin oylanması sıralarında, dışarıda 2 gün süren, kitlelerin meydanlara aktığı, fırınların dahi kapalı olduğu genel grev vardı. Grev sırasında gözümüze takılan en önemli şey, meclisi polisle birlikte koruyan Yunanistan Komünist Partisi’ydi (YKP).
20 Ekim, grevin ikinci günü meclise yürüyen binlerce kişinin karşısına, polisle birlikte Yunanistan Komünist Partisi üyeleri ile bu partinin denetimindeki Mücadeleci Sendikalar Birliği (PAME) bürokratları da dikildi. Alana anarşistlerin de girmesiyle YKP ve kitleler arasında şiddetli çatışmalar çıktı. Polisin meclis çevresine kurduğu barikatlara mevzilenen ve ellerindeki tahta sopalarla, Syntagma meydanındaki gösterici grupların hiçbirini meclise yaklaştırmayan Stalinist YKP, aynı sıralarda işçi ve emekçilere saldırı paketini onaylayan parlementoyu kitlelerden canla başla koruyarak safını ve özel mülkiyet yanlısı olduğunu çok net belli etmiştir.
Bu olayın basına yansımasıyla Stalinist grupların YKP yanlısı yazıları gecikmedi. Türkiye Komünist Partisi haberi “YKP üzerinde oynanan provokasyon” olarak duyurarak yaşanan çatışmaları “güçlenen YKP’den ürken egemenlerin saldırıları” olarak niteledi.
Doğu Bloku’nun dağılmasıyla tüm dünyada güç kaybeden Stalinizm bugün sendikalar ve “komünist” partiler aracılığıyla işçi sınıfı üzerindeki taahkümünü sürdürüyor. Ve görünen o ki işçi sınıfı sadece burjuvaziyle değil “komünizm” maskesi takan Stalinist bürokrasiyle de savaşmak zorundadır. Yunanistan’daki bu olayın da gösterdiği gibi, sınıf mücadelesi keskinleştikçe safların netleştiği görülmüştür ve kimin karşı devrimci olduğu ortaya çıkmıştır. Stalinizmin tarihi de, günümüzdeki hali de her şeyi anlatıyor. Hitler’in iktidara gelişindeki rollerinden, İspanyol faşizmine iktidarı altın tepsiyle vermelerine dek, karşı devrimci tutumları tescillenmiş Stalinistlerin, bugünkü Arap devrimlerine “emperyalist komplo” demeleri ve Yunanistan’daki son olay, işçi sınıfının gözünden kaçmayacaktır. Sadece Yunanistan’da değil, tüm dünyada burjuvaziyi mülksüzleştirecek, devrimci Marksist programı uygulamaya koyacak, burjuvazi ve Stalinizmle uzlaşmaz bir şekilde savaşacak, işçi sınıfının devrimci bir partisini yaratmak, tüm yakıcılığıyla ortadadır.
Yorumlar kapalıdır.