Diyarbakır’da JİTEM kemikleri

Tayip Erdoğan bugün (31.01) partisinin genişletilmiş il başkanları ile yaptığı toplantısında, CHP’yi Kürt sorununa dair eleştirmekteydi. Erdoğan: “‘Aman diyeyim Kürt sorununu çözme!’ diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.” diyerek Kürt sorunundaki sözüm ona demokratlığını yine ifade etti.

Oysa ki Uludere’nin sorumlularının kim olduğu dahi olaydan bir ayı aşkın zaman geçmesine rağmen ifade edilmedi. Derken dahası da yaşandı, Diyarbakır’da Saraykapı Mevkii’nde bir restorasyon çalışması sırasında bulunan insana ait kemik sayısı 23’e yükseldi.

Kemiklerin bulunduğu Saraykapı’nın Diyarbakır’da bir dönem Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Merkezi binası (JİTEM) ile Diyarbakır Kapalı Cezaevi ile Adliye Sarayı’nın bulunduğu bölgede olduğu biliniyor. Bulunan kemik sayısının henüz altı olduğu anda eski bir PKK itirafçısı ve JİTEM’ci olan Abdülkadir Aygan’ın Radikal gazetesine verdiği ropörtaj konu ile ilgili oldukça açıklayıcı başlıklara sahipti.

“[JİTEM] MİT Bölge Başkanlığı [ile] takıştı. Kafalarına göre iş yapamaz oldular. Belki bu dönemde oraya ceset gömmek zorunda kalmış olabilirler” diye başlayan Aygan; Saraykapı’da surlar, cezaevi ve koğuşlar arasında boşlukların aranması sonucunda daha fazla cesede de ulaşılabileceğini ifade etti. Arandı ve ulaşıldı.

Aynı söyleşide Aygan yine; “JİTEM’in öldürüp araziye atma, kanala bırakma veya üstün körü gömme gibi yöntemler kullandığını” belirtirken cinayetlerden “yalnızca JİTEM’in sorumlu tutulmasının hata olacağını” ifade etmişti. Sonuç olarak, bu basit ifadeden dahi anlaşılan oydu ki, cinayetlerden sadece bir kurum değil, başta JİTEM olmak üzere kurumlar arası bir organizasyon sorumluydu. Kimilerine göre devletin içerisindeki derin devlet olarak tanımlanan bu organizasyon, bize göre devletin ruhu, yani rejimidir. Cinayetlerin ardında da bu rejimin olduğu açıkça ortadadır.

Pekiyi, Kürt sorununu çözme heveslisi ve rejim içi çatışmada “darbeci-statükocu” rakibinin boğazına sarılmış görünen AKP, bu gerçek karşısında ne yapıyor? Tabii ki meseleyi hasır altı etme çalışmalarına girişmiş bulunuyor. Öyle ki, AKP’li milletvekili Oya Eronat, “Kemikleri gördüm, üst üst yığılmış, toprak kayması olabilir”, diyerek meseleye bambaşka bir açıklama getirirken, Ertuğrul Günay ise biraz daha temkinli davranarak, cesetlerin 12 Eylül döneminden kalmış olduğunu ifade ediyor ve 12 Eylül’de bölgenin ne kadar kötü durumda olduğunu anlatıyor da anlatıyor…

Diyarbakır’da açığa çıkan kemikler rejimin bir zamanlar ne denli kanlı yöntemler kullandığının yeni bir ispatı olarak kalmıyor. Dahası rejim içi çatışmada AKP’nin hiç de rejimin tüm diğer kurumlarını yok etme yanlısı olmadığını, hatta kimi kurumlarına da yaşamak için ihtiyaç duyduğundan ötürü koruyup kolladığını; dolayısıyla da AKP’nin dönüşümlerinin rejimde köklü ve bir demokratikleşme haline asla gelemeyeceğini de bir kez daha görmüş bulunuyoruz.

Oysa ki, gerçek çözüm devlet içerisindeki tüm katliamcı yapılanmaların açığa çıkartılması ve katliamların hakikat komisyonlarınca incelenmesidir. Bu basit işi yapmak, rejime ihtiyaç duyan AKP için ise oldukça güç görünüyor.

Yorumlar kapalıdır.