Hava-İş: “İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!”
Havacılık sektörüne grev yasağı getiren yasa tasarısı mecliste onaylandı. Hava-İş Sendikası, yasa mecliste görüşülmeye başlanmadan Türk Hava Yolları çalışanı üyeleriyle birlikte bir eylemlilik başlatmıştı ve bu süreç halen devam etmekte. Biz de,THY deneyiminden yola çıkarak, günümüzde sınıf mücadelesi açısından kritik bir öneme sahip olan ve en ufak bir mücadelenin başka birçok alanı etkilediği havacılık sektöründeki son gelişmeleri Hava-İş Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Kaya Sayın ile değerlendirdik.
İşçi Cephesi (İ.C.): Havacılık sektöründe grev yasağı uygulaması planı torba yasa gündeme gelene kadar önemli bir kesim tarafından bilinmiyordu. Ancak tabii ki bu plan torba yasa gündeme gelmeden de sizlerin takip ettiği bir süreçti. Torba yasadan önceki süreç ve bugünkü duruma nasıl gelindiği hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Kaya Sayın (K.S.): Bu süreç, 21. dönem toplu iş sözleşmesiyle başladı, ilk defa 2007’de Teknik A.Ş.’de metal iş koluna getirmek istediler bu yasağı… Türk Hava Yolları’nda (THY) da yetkimize itiraz ettiler. Ve bundan sonraki süreçte de masaya oturduğumuzda grev oylaması yaptılar. Oylama sonucunda “greve evet” çıktı. Sonuç olarak 21. dönem kazanımlarla biten bir süreç oldu.
22. dönemde ise yine yetkimize THY itiraz etti, bu sefer de grev oylaması yapmak istediler. Ancak işçiler grev oylaması için yüzde 20 oranında imza vermedikleri için grev oylaması yapamadılar. Dolayısıyla 22. dönem toplu iş sözleşmesi de kazanımla bitti. Hiç kabul ettiremeyeceğimiz isteklerimizi bile kabul etmek zorunda kaldılar. Örnek vermek gerekirse, uçucuların 7 boş gününü 8 güne çıkarttık. Bu yaklaşık 300’e yakın istihdam demektir. 23. döneme geldiğimizde yine yetkimize itiraz ettiler, hukuksal olarak 14. dönem olarak masaya oturdular. Hükümetin yüzde 40 oranında grev yasağı getirmek istemesi sonucu yönetimdekilerin toplu iş sözleşmesi sürecinin işleyememesine dair bir beklentisi oluştu. Buna karşı biz de imza kampanyası örgütledik, yaklaşık 10 bin imza ile bunu kabul etmeyeceğimizi TBMM’ye ilettik. Daha sonra bu üst komisyondan geri çevrildi. AKP İstanbul milletvekili Metin Külünk, Çalışma Bakanlığı tarafından yasalaştırılması söz konusu olan yasanın, İçişleri Bakanlığı aracılığıyla torba yasanın içine dahil edilip, havacılık sektörüne grev yasağı getirilmesini istedi. Bunu yapabilmeleri için toplu iş sözleşmemizin engellenmesi gerekiyordu ve bize karşı verilen tekliflerle beraber greve çıkmamız kaçınılmaz oldu.
Toplu iş sözleşmesi sürecinin başlamasının ardından, birinci 60 günde uyuşmazlığı tuttuk, uyuşmazlık sonrasında arabulucu atandı, THY arabulucu atanmasına itiraz etti. Süreci uzatmak için, itiraz etmeleri gereken mahkemeye değil, başka bir mahkemeye itiraz etiler. Bu sürece karşı hukuk büromuzla beraber adım atarak, arabulucu sürecinin devam etmesini sağladık. Arabulucu sürecinin son gününde ise, arabulucuya itiraz ettiler ve farklı yerlerde yine dava açtılar. Hatta mahkemelerden biri dava için 5 Eylül’e gün verdi. Aslında mahkemenin yetkisiz bir biçimde davaya müdahil olma durumu vardı. Biz buna karşı yine hukuk büromuz aracılığıyla böyle bir davanın açılamayacağına dair, dava açılan mahkemeler üzerinden karar aldırttık. Sürecin devamında, arabulucu raporunun bize ulaşmasından sonra altı gün bekleyip yedinci günde grev kararı almamız gerekiyordu. İşte o yedi günlük süreç başlayınca, hükümet de alelacele, grev yasağı kararını meclis gündemine getirip yasalaştırmaya çalıştı. Bugün o yedi günlük sürecin 2. günü, yani yasa çıkmasaydı biz 7. günde grev kararımızı asmış olacaktık.
Tabii ki bu yasa çalışanlarımız tarafından kabul edilir bir şey değildi. Yaklaşık dört bin çalışanımızın katılımıyla yaptığımız basın açıklamasıyla, bu yasayı kabul etmeyeceğimizi deklare ettik. Eğer bu yasa meclise gelirse, geldiği gün eylemlere başlayacağımızı söyledik. 29 Mayıs saat 03.00’te yasanın meclise ineceğinin haberini aldık, sabaha karşı 1500 kişiyle buradaydık. O gün yaptığımız iş bırakma eylemi sonucu 305 arkadaşımız işten atıldı. Üyelerimizin henüz iş akitleri fesih olmadığı için, burada sanki işçi yokmuş gibi düşünülüyor. Ama birkaç gün içinde işten çıkartılan arkadaşlarımıza iş akitlerinin feshi posta yoluyla bildirildiğinde 305 arkadaşımızla direnişimize devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte de, hem işçilerimizin direnci hem de ulusal ve uluslararası dayanışma ile mücadelemizden olumlu sonuç alacağız.
Biz şunu söyledik, yasa meclise inerse bunun mücadelesini sürdüreceğiz, ama bir arkadaşımız işten atılırsa, o arkadaş işe alınana kadar da onun mücadelesini bırakmayacağız. Bunun kararını da kurullarımızda aldık ve o kararımızla burada bulunmaktayız.
İ.C. : Uluslararası dayanışma temelinde bir gelişme var mı peki?
K.S.: Bizim bağlı olduğumuz üst kurulumuz var, ITF (Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu). ITF havacılık dairesi başkanı basın açıklamamıza da gelmişti. Onun aracılığıyla ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) bize olan desteğini açıkladı. Bu süreçte bizi desteklediklerini, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere parlamenter ve yönetici düzeyinde bu süreçle ilgili olan herkese ilettiler. Bildirmelerine rağmen bu yasa çıktı. Yasanın çıkmasından sonra başta BBC olmak üzere uluslararası medya bu süreçle yakından ilgilendi. Avrupa basınında bu konu on gündür yer alırken, bizim basınımızda sadece dört gündür yer alıyor.
İ.C. : Peki, uluslararası sendikanın destek grevi yapma olasılığı var mı?
K.S.: Bu süreç sadece üst düzey yetkililere mektup yazmakla bitmedi. Mücadelemizi 152 ülkede 5 milyon insana açtılar. Bunun yanında, Avrupa’da ITF’ye bağlı sendikalar, buradan giden uçaklara, orada bağlı oldukları sendikalar aracılığıyla hizmet vermemek için çalışmaya başladılar. ITF’ye bağlı olan ABD’deki sendikalar ise, buradan giden uçakların kendi havaalanlarına inmesinin ardından, pankartlarla uçağın etrafını çevirerek, basın açıklaması yaparak protestolara başlayacaklarını bildirdiler. Bizim kamuoyuna yönelik çalışma yapmamız lazım, yasanın ve yöneticilerin bize karşı tutumunun ne anlama geldiğini, uçuş güvenliği açısından sıkıntıları da kapsayacak bir şekilde anlatabilmemiz gerekiyor. Basında şu ana kadar çıkan haberlere baktığımızdaysa, sadece fiziki durum üzerine kurulu olduklarını görüyoruz. Buraya gelip eylem yapan insanları çekip gidiyorlar veya havaalanında seferler aksadı, uçaklar kalkmıyor onu haber yapıyorlar. Ama süreçle ilgili bilgi vermiyorlar. Halkı konu hakkında bilinçlendirmek için hiçbir haber yapılmıyor. Dolayısıyla böyle bir eksiğimiz var, bunu da gidereceğiz.
İ.C. : Grev yasağı geçti, yaklaşık 305 işçinin işten atıldığı söyleniyor, aktif direniş başlayacak ama grev yasağına karşı diğer sendikalarla beraber yapmayı düşündüğünüz bir şey var mı? Önünüzde nasıl bir eylem programı var?
K.S.: Hukuki alanda yapılacak girişimlerin dışında, fiili olarak ortaya çıkacak durum önemli. Bize destek vereceğini söyleyen kurumlar, kuruluşlar, dergiler, gazeteler, odalar ve sendikalar şu an bizim çağrımızı bekliyor. Ortaklaştıracağımız ve bunu miting şekline dönüştüreceğimiz bir gün belirleyebiliriz. Tabii bunun yaratacağı etki daha büyük olacaktır. Diğer sendikalar da ayrıca destek vereceklerini dile getirdiler, şimdi bunun organizasyonunu yapmamız lazım.
İ.C. : Biz de İşçi Cephesi olarak bu mücadelede elimizden geldiğince yanınızda olacağız. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
K.S.: Ben teşekkür ederim.
Yorumlar kapalıdır.