Üniversite A.Ş.’ye, YÖK’e ve yasasına geçit yok!

Ülkemizde bir süredir YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya ile birlikte iyi bir demokrasi oyunu oynanıyor. Tüm “paydaşların” YÖK yasa taslağını tartışıyor görüntüsü vermek için YÖK toplantıları gerçekleştiriliyor. Ve bu sürecin tamamına “YÖK Reformu” adı veriliyor.

Türkiye, AKP iktidarı ile birlikte ileri demokrasi, reform, açılım yalanlarını çok duydu. YÖK’te reform yalanının arkasında sermaye, devlet, AKP iktidarı, yandaş medya organları, Bologna süreci gibi uluslararası dinamikler bulunmaktadır. Üniversite bileşenlerinin ve emekçilerin değil tüm bu kesimlerin ihtiyaçları doğrultusunda bir yeniden yapılandırma önümüze sürülüyor. YÖK yasa taslağı adı altında üniversitelerin ölüm fermanı tartıştırılıyor.

Üniversitelerin ölüm fermanı çünkü:

– Bu yasa ile birlikte üniversitelerin özelleştirilmesinin önü açılacak. Üniversitelerin derdi bilim değil, kâr olacak. AKP döneminde pıtrak gibi çoğalan vakıf üniversitelerinin Anonim Şirket statüsünde Özel Üniversitelere dönüşmesinin ve yeni özel üniversitelerin açılmasının önü açılacak.

– Üniversitelerde üretilecek bilgiyi, patronlar kontrol edecek. Toplum yararına üretilmesi gereken bilgi ve bilim, sermayenin çıkarları için üretilecek. Bilgi Lisanslama Ofisleri ile bilgi patentlenecek, üniversiteler toplum yararına tek söz söyleyemeyecek.

– Akademisyen ve üniversite çalışanları esnek, güvencesiz, sözleşmeli kölece çalışma koşullarına mahkûm edilecek. Zaten güvencesiz olan akademinin tüm bileşenlerinin geleceği, sermayenin iki dudağı arasında olacak.

– Akademik özgürlük yok olacak, sermayenin istekleri doğrultusunda akademik faaliyet yapılacak. Devlete, sermayeye ve AKP’ye aykırı ses çıkaran kapı önüne konulacak.

– YÖK’ün başına bir “T” konulacak; ancak YÖK ortadan kalkmayacak. Aksine daha otoriter ve daha merkezi bir kurum olarak karşımıza çıkacak.

– Üniversitelilere yine söz yetki karar hakkı verilmeyecek. Üniversiteyi patronlar ve siyasal iktidar yönetecek.

– Eğitim ticarileşecek emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapatılacak.

– Ticari değeri olmayan temel ve sosyal bilimler bölümleri kapatılacak.

Bu YÖK yasa taslağından da anlaşıldığı gibi YÖK’ü kaldırmak, 80 darbesinin ürünü olan zihniyetlerin işi değil. Onların işi, kendilerinden önceki hükümetlerin yaptıkları gibi, baskıcı YÖK rejimini kendi iktidarları için kullanmak. Onların işi YÖK ile değil, YÖK’ü istedikleri gibi yönetebilmekle ilgili. Tüm bu kesimler YÖK’ün hem otoriter hem de neoliberal zihniyetini aynen sahiplenmekte ve derinleştirmektedir. Yükseköğretimde 12 Eylülcülerin izinden yoluna devam eden devlet, sermaye ve AKP iktidarı, bu süreç karşısında saf tutabilecek tüm kesimleri ortadan kaldırmaya uğraşıyor.

Üniversitelerin, reform kisvesi altında, sermaye ve siyasi iktidarın çıkarlarının güdümüne sokulmasına, akademi alanında her türlü gericileştirmeye, eğitimin satılmasına, üniversitelerin şirketleşmesine ve üniversite emekçilerinin iş güvencesinden mahrum bırakılmasına, araştırma görevlerinin atılmasına, her türlü kadrolaşmaya üniversite emekçileri ve öğrencileri olarak karşı çıktık, çıkıyoruz ve çıkacağız.

Kamusal-özgür-bilimsel-demokratik üniversite talebini ve anadilinde eğitimi savunmak ve üniversiteyi üniversite olmaktan çıkaracak saldırılara karşı koymak üzere tüm üniversite bileşenleri ve demokratik kamuoyu olarak bir araya geldik. 25 Aralık 2012’de “Üniversite A.Ş.’ye, YÖK’e, Yasasına Geçit Vermemek” için en gür sesimizle, davullarımızla, ıslıklarımızla, müziğimizle Beyazıt Meydanı’nda olacağız. Kendisini üniversitenin asıl sahipleri olarak gören ve yeni YÖK’e reform değil üniversitelere özgürlük diyerek tüm üniversite emekçilerini ve öğrencilerini Beyazıt Meydanı’na bekliyoruz.

Yorumlar kapalıdır.