Her yer ODTÜ her yer direniş: Galatasaray Üniversitesi ayakta!

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan’ın Göktürk-2 casus uydusunun fırlatılışını seyretmek üzere ODTÜ’ye gerçekleştirdiği ve adeta baskın niteliği taşıyan ziyaretin ardından yaşanan olayların seyri hükümeti zor durumda bırakmış olacak ki, İstanbul’da Galatasaray Üniversitesi rektörünün de içinde bulunduğu altı üniversite ortak bir bildiri yayınlayarak ODTÜ’lü öğrencileri kınama ihtiyacı hissetti. Bunun üzerine birçok üniversitede öğrenciler ve akademisyenler karşı bildiriler yayınlayarak ve basın açıklamaları yaparak, tüm üniversite bileşenleri adına bir bildiri imzalayan rektörleri teşhir etti.

“Öğrenciler burada, rektör nerede?

233 öğretim görevlisinin bulunduğu Galatasaray Üniversitesi’nde (GSÜ) ise 148 imzalı bir karşı bildiri yayımlayan akademisyenlerin ardından, 26 Aralık’ta öğrenciler tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada; “Hedef tahtasına konması gereken öğrenciler değil, polis şiddeti ve bu baskının asıl sorumlusu olan iktidardır. Bizler GSÜ öğrencileri olarak ODTÜ öğrencileri ile dayanışma içerisinde olduğumuzu bildiriyor ve bizim adımıza söz söyleme cüretini gösteren üniversite yönetimini teşhir ediyoruz! Bilimsel ve düşünsel ilerlemeden dem vurup, üniversitelerde silah üreten teknoparkları görmezden gelen ve sözde “şiddet içeren eylemleri” kınamakta bir beis görmeyen GSÜ yönetimi derhal altına imza attığı metinden imzasını çekmelidir! Üniversite bileşenlerini yok sayan bu dayatmanın sorumlusu olan GSÜ rektörü bizlere de bir açıklama yapmakla yükümlüdür!” diyen öğrenciler rektörün tüm engelleme girişimlerine rağmen, GSÜ tarihinin en büyük eylemini gerçekleştirdi. 2500 nüfuslu okulda, yaklaşık 600 kişinin katıldığı eylemin bulduğu yankı ve verdiği moral neticesinde rektörlük bahçesinde gerçekleştirilen öğrenci forumunu ertesi güne hedef olarak taşıyan öğrenciler, rektörün okuldan kaçtığının haber alınması üzerine eylemlerini sonlandırdı. Ertesi gün, öğle saatlerinde merdivenlerde toplanan öğrenciler yaklaşık 2 saat boyunca, üniversite içindeki ve dışındaki sorunların tartışıldığı başarılı bir forum gerçekleştirdi. Rektörün yönetim kurulu toplantısında olduğunun haberi öğrencilere ulaştığında, öğrenciler rektörlüğün önüne gitti ve orada şarkılar söyleyerek, taleplerini dile getirerek rektörü dışarıya davet ettiler.

“İmzaladığım bildiri şahsi görüşümdür”

Gün içerisinde, başka üniversitelerden gelen arkadaşlarından destek bulan Galatasaray Üniversitesi öğrencileri kararlı bir şekilde akşam saatlerine kadar sürdürdükleri bekleyişin ardından üniversite rektörü öğrencilerin karşısına çıkarak imzaladığı bildirinin “şahsi görüşünü yansıttığını” belirtti ve “polisin kullandığı orantısız güçten” bahseden bir açıklamayı megafondan okumak zorunda kaldı. Arkasından da özür diledi.

Kol kırılır yen içinde kalmaz!

Eylem esnasında yükselen, “Her yer ODTÜ, her yer direniş” ve “Rektör istifa!” sloganlarını sahiplenen ve GSÜ öğrencilerine destek olmak için gelen öğrencilerin kapı önünde ÖGB ile yaşadıkları arbede sonucu, bir öğrencinin kolu kırıldı. Rektörün ve ÖGB’nin bütün tahriklerine rağmen soğukkanlılığını koruyan öğrenciler örgütlü bir gücün neler başarabileceğini küçük bir ölçekte de olsa hepimize göstermiş oldu. Önceleri, Öğrenci Konseyi Başkanı’nı dahi makamına kabul etmeyen GSÜ rektörü, aynı gün içerisinde 2 kere öğrenci temsilcileriyle görüşmek ve geri adım atmak zorunda kaldı.

Söz, yetki, karar hakkı için mücadeleye!

26-27 Aralık öğrenci eylemlerinin ardından rahatlıkla söylenebilir ki, rektörün despotik yönetimi tamamen afişe olmuş, okul içerisinde hiçbir meşruiyeti kalmamış ve imzaladığı bildiri de bir paçavradan ibaret hale gelmiştir. Üniversite içinde, söz, yetki ve karar hakkı için topyekûn bir mücadeleye evrilme potansiyeli taşıyan bu eylemlilikler, öğrencilere moral kazandırması ve örgütlülük düzeyini artırması açısından oldukça önemliydi. Ancak, henüz aşamadığımız ve gücümüzün sınırlılıklarından kaynaklanan belirli sorunlar üzerinden tartışmayı genişleterek, örgütlülüğümüzü perçinlemek ve üniversite içindeki süreçlere müdahil olabilmek için araçlar yaratmak mecburiyetindeyiz. Geçtiğimiz hafta gündeme oturan öğrenci eylemlerinin kalıcı kazanımlarla sonuçlanması ve ileriye dönük deneyim aktarımını sağlayabilmek için, bu araçları yaratmak kaçınılmaz bir görev olarak önümüzde duruyor.

Yorumlar kapalıdır.