Suriye devrimiyle uluslararası dayanışma günleri (6-12 Mayıs) kapsamında İstanbul’da, İşçi Cephesi ve Antikapitalist Eylem tarafından, 11 Mayıs Cumartesi günü Geoaktif Kültür Merkezi’nde, bir salon etkinliği gerçekleştirildi. Suriye Sol Koalisyonu’ndan Iyad Kriem ve Suriye Komünistler Örgütü’nden Ziad Sebai’nin konuşmacı olarak katıldığı, PYD Avrupa temsilcisi Hassan Mohammed Ali’nin telefon bağlantısıyla konuşma yaptığı etkinlikte, Suriye devriminin güncel durumu masaya yatırıldı ve kritik bir evreden geçmekte olan Suriye devrimiyle uluslararası sol güçlerin dayanışmasının önemi vurgulandı.
Tunus’ta Dünya Sosyal Forumu’na katılan sol güçlerin çağrısıyla başlayan Suriye devrimiyle dayanışma kampanyası adına açılış konuşmasını Görkem Duru yaptı. Etkinliği Arap devrimleri sürecinde mücadele sırasında tutuklanan, işkence gören ve başta Muhammed Bouazizi olmak üzere şehit düşen kitlelere ithaf ederek konuşmasına başlayan Duru; Suriye devriminin Tunus ve Mısır’da başlayan Arap devrimlerinin bir parçası olduğunu, Arap devrimlerinin yozlaşmış diktatörlüklerin on yıllardır uygulamış oldukları baskı ve neoliberal yıkım politikalarının bir sonucu olduğunu belirtti. Duru, Esad rejimine anti-emperyalizm maskesi giydirilmeye çalışıldığını, fakat gerçeklerin bununla çeliştiğini, rejimin zaman içerisinde emperyalizmin ve Siyonizm’in bölgedeki güvenilir bir müttefiki haline geldiğine dikkat çekti ve devrime sırt çevirerek halkını katleden diktatörlüğe destek sunan uluslararası sol güçlerin tarihsel bir ihanetle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Suriye Komünistler Örgütü adına yaptığı sunumda Sebai, devrimin yozlaşmış bir polis devleti haline gelen rejime karşı Dera kentindeki gösterilerle başladığını, rejimin vahşi baskısı karşısında gösterilerin tüm ülkeye yayıldığını, başlangıçta barışçıl olan gösterilerin rejimin katliamları karşısında göstericileri savunmak adına silahlanmaya başladığını ve halkına kurşun sıkmayı reddeden askerlerin ordudan ayrılmaya başlamasıyla Özgür Suriye Ordusu’nun doğduğunu, rejimin katliamlarını yaygınlaştırmasıyla da silahlı mücadelenin ön plana geçtiğini belirtti. Ayaklanmanın mezhepçi bir hat üzerinden gelişmediğini, devrimi bölmek adına mezhepçiliği kışkırtan asıl gücün rejimin kendisi olduğunu vurguladı. Aynı zamanda rejimin yanlış biçimde laik olarak bilindiğini fakat rejimin bir medeni kanuna dahi sahip olmadığını aktardı.
Sebai’nin ardından telefonla etkinliğimize bağlanan PYD Avrupa temsilcisi Ali, devrim başladığında üçayaklı bir perspektifle sürece katıldıklarını belirtti; devrimin barışçıl olması, dış müdahaleye karşı olmak ve devrimin herhangi bir etnisiteye dayanmaması. Bütün Suriye’yi bu perspektife katamadıkları için, üçüncü yol olarak adlandıkları bu görüşü Suriye Kürdistanı’nda inşa etmeye başladıklarını anlatan Ali, bugün Suriye’de büyük bir trajedi yaşandığını, siyasal İslam projelerini kesinlikle reddettiklerini, tüm Suriye için demokratik cumhuriyet, Kürdistan için ise demokratik özerklik projesi için mücadele ettiklerini söyledi. Bu çerçevede, bölge halklarından ve bölge solcularından destek beklediklerini, yeni bir enternasyonal birlikteliğe ihtiyaç olduğunu, dünyada bu tip konferanslarla ortak mücadeleyi büyütmemiz gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.
Suriye Sol Koalisyonu’ndan İyad Kriem ise sözlerine, Suriye’de halk devrimi, halkın haklı talepleriyle, onlardan çalınmış olan hakları geri kazanmak için ortaya çıkmıştır, diyerek başladı. Rejimi destekleyen geleneksel solun, rejimle bütünleştiğini, çıkarları rejimle uyuştuğu için devrime sırt çevirdiğini belirten Kriem, geleneksel solun sokaklarda meşruiyetini kaybettiğini, ondan kopan ve devrime destek verenlerle yeni bir solun ortaya çıktığını aktardı.
Esad yönetimi altında liberalleşme ve özelleştirme programlarıyla ekonominin tahrip edildiğini, zenginliklerin tek bir ailenin kontrolü altında toplandığını, işçi sınıfının ekonomik koşullarının giderek kötüleştiğini ve işsizliğin arttığını anlatan Kriem, halkın bu kölelik koşullarından kurtulmak için ayaklandığını, saf bir devrim arayanların onu hiçbir yerde bulamayacağını, ellerini kirletmek istemeyen solun, aristokratik bir açıdan devrime yaklaştığını ifade etti.
Kriem’in üzerinde durduğu diğer noktalar, devrimin kendiliğindenliği ve silahlı mücadele oldu. Kriem, devrimin kendiliğinden bir şekilde başladığını ve devrimin rotasına dair önceden hazırlanmış bir şablon bulunmadığını, Suriyeli Marksistlerin görevinin, ona örgütlü bir nitelik vermek için mücadele etmek olduğunu belirtti. Devrimin silahlı mücadeleyle rayından sapmadığını, başka bir evreye girdiğini vurgulayan Kriem, “Bu sürece yön verebilmek için onun parçası olunmalı, silahlı mücadele halk harekeyle eşgüdümlü olmalıdır. Devrim barışçıl olmalıdır şiarı bugün için bir hayaldir ve devrimi yenilgiye götürecek bir anlayıştır. Marksist teoride şiddet, devrimin belirli bir anında ona eşlik eder”, dedi.
Devrim çağının bittiğini düşünenlerin, silahlı mücadele döneminin kapandığını zannedenlerin yanıldığını söyleyen Kriem, sözlerini “Yaşasın Özgür Suriye!”, “Yaşasın enternasyonal dayanışma!”, “Yaşasın proletaryanın özgürlüğü!” diyerek tamamladı.
70’i aşkın kişinin katılımıyla gerçekleşen etkinliğin ardından Suriye devrimiyle dayanışma kampanyası, Haziran ayında Tunus’ta gerçekleşecek uluslararası konferansla, uluslararası solun daha geniş kesimleriyle kampanyaya daimi bir nitelik kazandırma hazırlıklarıyla devam edecek. Türkiye’de de Suriye devrimiyle dayanışmanın pratiklerini örmek için çalışmalar sürecek.
Yorumlar kapalıdır.