Türkiye’de başkaldıran halkla dayanışma

Yunan devrimci Marksist örgüt OKDE (Enternasyonalist Komünistler Örgütü)’nin, Türkiye’de ayaklanma patlak verdikten sonra yayınladığı ve Türkiye Büyükelçiliği önünde süren eylemlerde dağıttığı deklarasyon.

Türkiye’de emekçilerin ve geniş halk kitlelerinin ayaklanmasına vesile olan, ilk bakışta Taksim Meydanı’nda Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesi olarak gözükebilir, ancak daha derin sebepler başka bir yerde yatmaktadır. Bunlar, özellikle Akdeniz sahasında kitleleri birbiri ardına memnuniyetsizliğe, öfke ve ayaklanmalara yönlendiren nedenlerle aynıdır; emekçilerin ve halk kitlelerinin aşırı sömürülmesi ile artan yoksulluk, açlık ve elbette (hükümetlerin) otoriter tavırları, barbarca uyguladıkları baskı ve şiddet yöntemleridir.

Son yıllarda vukuu bulan bu büyük mücadelelerde, bu büyük olaylar ve ayaklanmalarda, ülkeler arasında farklılıklar olmasına karşın bütün bu olayların arkasında temel/asli bir neden var. Bu neden kapitalist sistemin küresel krizi ve onun patlamalarıdır, özellikle onun en zayıf halkalarında. Kibirli Erdoğan liderliğindeki Türkiye kapitalizmi, bu kuraldan kaçamadı ve bugün bir ayaklanmanın karakteristiğine sahip olduğu kabullenilen kitlelerin seferberliği tarafından sarsılıyor. Yüzlerce, binlerce ağızdan söylenen “Taksim Tahrir olacak!” sloganı sadece protestocuların eğilimini göstermiyor aynı zamanda mücadelelerinin içeriğini de gösteriyor. Türkiye kapitalizminin arka yüzünde bölgenin en barbar, baskıcı ve askeri rejimlerinden biri yatıyor, devlet ve hükümet bütün yönleriyle kendini kapitalizmin ve emperyalizmin özellikle Amerikan emperyalizminin ilgileri/çıkarları ile tanımlıyor.

İşçilerin ve halk kitlelerinin Yunanistan, Tunus, Mısır, Portekiz, İspanya ve şimdi de Türkiye’deki (ayrıca İsveç’te) mücadeleleri ortak karakterlere ve nedenlere sahip. İşte tam da bu yüzden aşağılık hükümetleri ve çürümüş kapitalist sistemi yıkmak için beraber mücadele etmeliyiz. Bu hükümetler kendilerini ve sundukları sistemi korumak için en iğrenç suçları işlemeye hazırlar. Her şeyden önce ve esas olarak, Yunan halkına ve diğer halklara karşı suç işleyen Samaras’ın aşağılık ve tehlikeli cunta devletini devirmek için mücadele etmeliyiz. En son suçları Türkiye otoritelerine geri verilen Kürt politikacı mülteci B. Yayla’nın kaçırılmasıydı (büyük ihtimalle Kürt hareketinin üst düzey kadrolarından). Bu durum akla A. Öcalan’ın Türkiye’ye “kirli” teslimini getiriyor.

Samaras’ın ve onun hükümetteki aşağılık partnerlerinin (Venizelos ve Kouvelis) bölgede işlenen tüm suçlarda Erdoğan ile yakın bir işbirliği vardır. Onları devirmeliyiz.

Türkiye’deki protestocuların mücadelesi ile dayanışmaya

Kıbrıslıların, Yunanlıların, Türklerin ve bütün Akdenizlilerin ortak mücadelesi için!

Yunanistan ve Türkiye’deki burjuva hükümetler alaşağı!

ABD ve AB emperyalizmi alaşağı!

Yorumlar kapalıdır.