Yunanistan Avrupa’nın neresine düşer?

Almanya’da Angela Merkel’i üçüncü kez iktidara getiren seçimler boyunca yapılan analizlerin birçoğunun merkezinde Yunanistan’ın kesinti paketlerine devam edip etmeyeceği yer alıyordu. Pekiyi, Almanya’da hükümeti belirleyecek seçimlerin ardından adeta bir iç politika unsuru gibi Yunanistan’daki ekonomi politikalarının ele alınması ne anlama geliyor? Çok açık, bu durum, krizin aşılmak bir yana giderek kangrene dönüştüğü ve bankaları kurtarmak adına yıkım politikalarını Avrupa işçi sınıfına dayatan “güçlü iktidarların ve ekonomilerin” dahi kaderinin pamuk ipliğine bağlı olduğu gösteriyor.

Yunanistan’da durum ne?

Ekonomik krizin patlak vermesiyle iflasın eşiğine gelen İspanya, Portekiz gibi Avrupa ülkelerinin başında Yunanistan geliyor. 2010 yılından bu yana Troyka (AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF) tarafından 250 milyar Avro aktarılan Yunanistan’da, işsizlik %27’yi bulurken bu oranın 2016 yılında %36’ya varacağı öngörülüyor. Hali hazırda bir milyonun üzerinde emekçinin ücretsiz çalıştığı Yunanistan’da, koalisyon hükümeti kesinti paketlerini ardı ardına onaylarken faturayı elbette ki Yunanistan işçi sınıfına kesiyor.

2013 Temmuz’da onaylanan kesintilerin son ayağında ise masada kamu sektöründe özelleştirmelerin önünü açmak, kitlesel işten çıkarmalar ve ücret kesintileri vardı. 15 bin kamu çalışanının yıl sonuna kadar işten çıkarılmasını içeren ve iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran paketin hedefinde öncelikle eğitim ve sağlık sektörü bulunuyor. 9 Eylül’de okulların açılmasıyla süresiz greve başlayan eğitim çalışanları, 18-19 Eylül’deki iki günlük genel grevin de başını çekti. 2013 yılının en büyük grevi olan grevlere katılım oldukça yoğundu. Başbakan Antonis Samaras, bütçe açığının kısa süre içinde kapatılacağı ve Yunanistan’ın altı yıl içinde, krizden önceki ekonomik görünümüne kavuşacağını söyleyedursun; krizden bu yana yaratılan işsizliğin giderilmesi için gereken istihdamın ancak 20 yılda yaratılabileceği bir gerçek. Kaldı ki, bu sayının ancak başka bir kesinti paketinin oylanmaması koşuluyla elde edilebileceği de unutulmamalı.

Altın Şafak

Öte yandan, Yunanistan işçi sınıfı başka bir tehlike ile daha karşı karşıya: krizle birlikte yükselen faşist dalgayı sırtlanarak son seçimlerde yüzde %7 ile meclise giren Nazi çetesi Altın Şafak Partisi. Eylül ayı ile birlikte yükselen toplumsal mücadeleyi kendi değirmenine taşımak isteyen Altın Şafak, politik açmazı sonlandıracağını iddia ettiği bir “sıcak sonbahar” başlatacaklarını deklare etmişti. Bu doğrultuda başta göçmenlere olmak üzere yönelttikleri saldırıların ardından faşizm karşıtı rapçi Pavlos Fyssas’ın parti üyelerince öldürülmesi, tüm kentlerde halkın faşizme karşı sokağa dökülmesine neden oldu.

İktidardaki Yeni Demokrasi Partisi ise sıranın kendisine gelmesinden korkarak Altın Şafak’a yönelik büyük bir operasyon başlattı. Altın Şafak lideri Nikolaos Michaloliakos da dahil, Yunanistan’da 30 yıl sonra ilk kez milletvekilleri gözaltına alındı. Altın Şafak soruşturmasının bugün başlatılmasında kitle seferberliği en önemli etmenlerden biri olsa da, bugüne kadar Altın Şafak’ın hükümetten destek gördüğü bir sır değil. Polis ve ordu içindeki Nazi yapılanmasına göz yumulmasının dışında neoliberal Yeni Demokrasi ile Altın Şafak’ın ırkçı politikaları arasında oldukça fazla paralellik bulunmakta. Bu doğrultuda iktidar partisinin asıl hedefinin ırkçılık ve faşizme karşı bir mücadeleden ziyade, yükselen sınıf hareketine ve kitlesel eylemliliklere karşı bir gözdağı olduğunu görmemek saflık olacaktır. Aksinin mümkün olmadığı, 25 Eylül’deki kitlesel antifaşist gösterilere Yunan polisinin Altın Şafak sloganları ile saldırmasına göz yumulmasından da çok açık anlaşılıyor.

Sol muhalefet

Öte yandan meclisteki sol muhalefet partileri Syriza ve KKE (Yunanistan Komünist Partisi) de sendikal ve antifaşist mücadelelerin bir arada yükseldiği bu dönemde seferberliği bir adım ileri taşıyacak bir hamle atmaktan çok uzak kaldı. Yeni Demokrasi lideri Samaras, “iki kutup teorisi” ile Syriza’yı faşizmle aynı kefeye koyarak, halka karşı bir tehdit olarak sunarken, Syriza anayasayı savunma adına parti liderlerini cumhurbaşkanlığı önderliğinde görüşmeye çağırarak bu teoriyi kabul etmiş ve “uslu duracağını” göstermiş oldu. Daha acısı ise, sokağa çıkan kitlelere “siz evinize dönün, biz ırkçı partinin de bulunduğu meclisimizde bu sorunu çözeriz” demiş olması. Meclisteki diğer sol muhalefet partisi KKE ise bir sonraki seçimde iktidara gelmesi beklenen Syriza’nın “ekmeğine yağ sürmemek” adına kitle seferberliğinin büyümesini göze alamadı.

Kurbanlık Kobay

Yunanistan’ın Troyka tarafından kobay olarak seçildiği Wikileaks belgelerince açıklanmandan önce de biliniyordu. Kapitalizmin ekonomik ve politik krizinin topyekün bir yıkıma yol açmasını engellemek için sosyal devletin getirdiği tüm hakların yok edilmesi, sendikal mücadelenin neredeyse yasadışı bir konuma itilmesi, hükümetlerin demokratik ve politik haklar üzerinde polis devleti uygulamalarını sertleştirmesi ve sistematikleştirmesi ile fatura Yunanistan işçi sınıfına kesiliyor. Kaçınılmaz sonu bu şekilde engelleyebileceğini ümit eden Troyka, “ya tutarsa” formülünü Avrupa’nın genel reçetesi haline getirmek istiyor. Bu bağlamda başa döndüğümüzde Avrupa Merkez Bankası’nı avucunda tutan Almanya seçimleri için neden en öncelikli başlığın Yunanistan olduğunu daha iyi görebiliriz.

Faşizm, işsizlik, sosyal hakların gaspı Avrupa’da yalnızca Yunanistan’a has bir durum değil. Bu nedenle Yunanistan işçi sınıfının mücadelesinin kaderi ve başarıya ulaşmasının yolu tek başına Yunanistan işçi sınıfının vereceği kavga ile değil tüm Avrupa işçi sınıfının birleşik mücadelesi ile mümkün olacaktır. “Bizzat AB’nin yaratmış olduğu mevcut çöküntüye yine AB’nin çare bulabileceğini iddia etmek, kitlelerin direnişini burjuvazinin, sendika bürokrasisinin politikalarına teslim etmek anlamına geliyor. Avrupa kitlelerinin içine sürüklendiği müthiş çöküntüden kurtulabilmelerinin yegane yolu, bizzat AB’nin yıkılmasından, işçilerin ve emekçilerin Sosyalist Avrupası’nın inşasından geçiyor.”1

1 Muhittin KARKIN, Sınıf mücadelesi karşısında ilan edilmemiş ittifak:Esad-Merkel-Chavez Cephesi, http://iscicephesi.net/gundem-analiz/one-cikanlar/1706-sinif-mucadelesi-karsisinda-ilan-edilmemis-ittifak-esad-merkel-chavez-cephesi,

Yorumlar kapalıdır.