Greif işçileri taşerona ve düşük ücrete karşı mücadelede

Tarih yaşadıklarımızı değil, yaptıklarımızı yazacak. Biz bir devrin işçileri değil, her devrin olacağız.” diyor Greif İşçileri, işgal ettikleri fabrika kapısına yürürken ellerinde taşıdıkları pankartta. Tüm pankatlar, sloganlar komitelerde konuşuluyor, işçiler sözlerini kendileri üretiyor.

DİSK Tekstil sendikasında örgütlenen Greif işçileri, toplu sözleşme sürecinde patronun işçilerin taleplerini dikkate almayan tutumunun ardından, fabrikayı işgal ettiler. İşçiler fabrikada taşeron sisteminin sonlanmasını ve insanca yaşayacak bir ücret talep ediyorlar. DİSK’ten mücadelelerine destek bekleyen Greif işçileri, kararlı ve direngen tutumlarıyla tüm işçi sınıfına umut vermekte.

Süreç, talepler ve bundan sonrası hakkında daha fazla uzatmadan sözü, Greif işçisi Naim Sönmez’e bırakalım.

İşçi Cephesi (İC): Direniş nasıl başladı? Temel talepleriniz neler?

Naim SÖNMEZ (NS): Biz ilk başlarda, küçük küçük örgütlerle, küçük küçük yerlerde gizli gizli birleşip kararlar alıp örgütleştik, ondan sonra sendikayla birlikte işverenle masaya oturduk…TİS sürecinde 66 maddemiz var, 56’sı onaylandı, son 10 maddemiz onaylanmadı, bunlar da tabii ki bizim ana istediklerimizdi; ücret üzerine taleplerimizin hiçbir tanesi kabul edilmedi. Kabul edilmeyen taleplerimiz 6 ayda %30 [zam], yılda 4 ikramiye ve taşeronun kalkması. İlk 3 hedefimiz buydu. Tabi bunun ayrıca kömür ve doğalgaz parası var. İlk başta istediklerimiz bunlardı bizim. Bunların hiçbir tanesinde uzlaşamadık. Biz de tabii surecin bitmesini bekliyoruz grev yapmak için. O süreçte bunu yapmadık, yani yapamadık. Üç hafta üst üste görüşmeye oturduk. 3 hafta boyunca olumsuz teklifler aldıktan sonra direkt greve karar verdik ve fabrikayı işgal ettik ki, buradaki 12 kişilik yönetim de içerideydi bu sırada. Kimseye ne bir saygısızlık yaptık ,ne de bir tahrikte bulunduk. Sadece onlar da içerideydi, bir gün zor dayandılar, ertesi gün çekip gittiler. Islıklarla, alkışlarla protesto edip dışarı kovduk.

İC: Peki sendikanın tutumu ne oldu? Yani Toplu Is Sözleşmesi süreci başladı; sendikanın bu işgal başladığında ve sonrasında tutumu neydi? Ve sizin sendikaya karşı tavrınız ne?

NS: Biz sendikaya zaten güveniyorduk ilk başlarda. Yanımızdaydı, mücadele veriyordu bizimle beraber. Ondan sonra sendika biz greve başladığımız zaman direkt olarak resmi sitesinde bir yazı yazdı: Bizim bunların hiçbirinden haberimiz yok ve de yaptıkları iş yasal değil diye. Bunu duyunca tabii burada toplantılar yapıldı. 60 kişilik bir heyet seçildi ve Şirinevler’deki şubeye gidildi ama kimse, bir Allah’ın kulu yok orada. Ondan sonra tabii Şişli’deki merkez binaya gittik. Oradaki merkez binaya giden arkadaşlarımız gittiklerinde tek bir kişi ile karşılaşıyor, Arzu Çerkezoğlu’yla ve sitede [yayımlanan] yazının kaldırılmasını istiyorlar. Daha sonra o yazıyla ilgili, öyle böyle derken beş saat içinde kaldırıldı yazı. Sonra özür dilemek amaçlı bir yazı yazıldı biz de bunu destekliyoruz diye. Ama şu anda yine destek yok. Yaptığımız etkinliklerden dolayı davet gönderildi DİSK’e. Bir kişi bile gelmedi. Sözde bir destek var ama eylemde yok. Sadece biz yanınızdayız diyorlar ama daha hiçbir şeylerini göremedik.

İC: Basın açıklaması yapıldı mı?

NS: Yapmamışlar. Etkinliğimize çağırdık yine gelmediler. Bugün de çağırdık, gelmediler. Bugünden sonra da gelmiyorlarsa biz de bir baskında bulunacağız. ÜNSA’ya gidilecek; ÜNSA şu anda çalışıyor. ÜNSA’ya gidip oradan destek isteyeceğiz.

ÜNSA da bu işletmeye bağlı bir fabrika. ÜNSA, Dudullu, bir de burası. Dudullu ve burası üretimi durdurdu ama, ÜNSA hala çalışıyor. O da buraya bağlı bir fabrika, ki şu anda yasal olarak burası depo olarak gösteriliyor. Üretim olarak hiç gösterilmiyor ki, sanayi aşağı taraf [ÜNSA’yı kastediyor], burası sanayi değil, burası depo olarak gösteriliyor.

İC: Oysa ki, burası üretim merkezi…

NS: Burası üretim merkezi ki ağır şartlarda çalıştığımız da kesin.

İC: Direnişe başlamadan önce nasıl çalışıyordunuz? Çalışma koşullarınız nasıldı?

NS: Biz şu anda 3 vardiya ile çalışıyoruz. Ben Sabah 7, akşam üstü 3 arası çalışıyordum. 8 saatin ardından paydos yapıyorduk. Taşeronlarınsa kimi 12 saat, kimisi 8-9 saat civarında çalışıyordu. Onlar hakkında çok bilgim yok. Burada 44 adet farklı taşeron bölümü var.

İC: Hepsi destek veriyor mu direnişe?

NS: Hepsi destek veriyor. Şu andaki bütün arkadaşlarımız, küçük küçük örgütlenme ve toplantılarla, hepsi destek veriyor. Herkes bilgilendiriliyor. Herkes şu anda emeğinin karşılığını almak istiyor.

İC: Peki fabrika yönetimi dışında taşeron patronları ne yapıyor? Onlardan bir tehdit, tepki var mi taşeronlara?

NS: Tepki de vardı, tehdit de vardı. Kendi aralarında toplandılar, toplantılar yapılıyordu Hadımköy’de. Burada örgütlenmek istediler, birkaç kişiyi içeri sokup. Tabii onları fark edip dışarı kovduk. Artık dışarıdan da içeri kimseyi almıyoruz.

İC: Peki bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek? Siz fabrika komitelerinde toplandığınızda nasıl bir plan çiziyorsunuz? Neyi amaçlıyorsunuz?

NS: Biz kendi istediğimizden bir kuruş, bir gram daha aşağı inmeyeceğiz. Ya alacağız, ya öleceğiz, yani direne direne kazanacağız, başka çaresi yok bunun.

İC: Peki taşeronluğu kaldırmaz ama diğer koşulları onaylarlarsa?

NS: Yok gene kabul etmeyeceğiz. Taşeronluğun kalkması kabul edilecek, kalkacak bir kere. %30 zammımızı alacağız. 4 primimizi, ikramiyemizi muhakkak alacağız. Bunlar olmazsa olmazlarımızın ucu. Kırmızı çizgi yani…

İC: Peki son olarak emekten yandan partilerden, sendikalardan, bu direnişe duyarlı, işçi haklarından yana olan insanlardan isteğiniz nedir? Neye ihtiyacınız var?

NS: Şu anda tek sıkıntımız gıda. Maddi, yani yemek. Sıkıntımız bu. Başka bir sıkıntımız yok şükürler olsun. Bir yemek yardımında bulunsalar daha iyi olur bizim için ki bazı abilerimiz var onlardan destek geldi bize. Bundan başka bir şey göremiyorum.

İC: Sendikadan maddi destek geldi mi?

NS: Hayır, sendikadan şu anda hiçbir destek gelmedi bize. Sendikadan destek vereceğiz diyorlar, bekliyoruz ama hiçbir şey yok. Bir hafta geçti hiçbir şey yok.

İC: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mi?

NS: Emekten yana kurumlardan kişilerden yemek, battaniye gibi konularda dayanışma bekliyoruz. Geceleyin de burada kalıyoruz ve burada aynı zamanda soğukla da mücadele ediyoruz. Biz 24 saat buradayız, dışarı çıkılmıyor. Acil durum olmadığı sürece kimse dışarıya çıkmıyor. Bu her bölümde anlaşılmış [onaylanmış], onar kişi, beşer kişi sırayla her gün 24 saat içerisinde gidip gelecek, gittiği saatle geldiği saat bir olacak. Bunun dışında bütün işçi arkadaşlarımız burada direnişin başında bulunuyor.

İC: Mücadelenizde başarılar diliyoruz.

Yorumlar kapalıdır.