UIT-CI bildirisi: Meksika’da kaçırılan 43 öğrenci canlı olarak teslim edilsin ve sorumlular cezalandırılsın!

26 Eylül günü Meksika’da 3 öğrencinin öldürüldüğü, 43 öğrencinin kaçırıldığı ve olaylar açığa çıktıktan sonra kayıplara karışan Iguala Belediye Başkanı Jose Luis Abarca’nın emri üzerine öğrencilere uyuşturucu çeteleriyle birlikte saldıran polislerin açtığı ateş sonucu 3 kişinin daha hayatını kaybettiği olaylar Meksika’da ve bütün dünyada geniş yankı buldu.

Kaçırılan öğrencilerin başına gelenler oldukça vahim görünüyor. Polisin ve yakalanan çetecilerin itiraflarına göre, kaçırılan birçok öğrenci işkenceye uğradıktan sonra yakıldı ve ardından diri diri toprağa gömüldü. Şehrin yakınlarında bulunan toplu mezarlarda yapılan testlerde bulunan cesetlerin öğrencilere ait olmadığı açıklandı. Öyleyse bu cesetler kimin? Öğrenciler nerede? Olaylar ortaya çıktığından beri Meksika halkı bu soruların cevabını arıyor.

Bu tip bir olay ülkede daha önce yaşanmamış olmasına rağmen Meksika’nın, bir önceki başkan Felipe Calderon döneminde ve Enrique Peña Nieto hükümetinin ilk iki yılında sözde uyuşturucuya karşı yürütülen savaşta resmi olarak açıklanan verilere göre 100 bine yakın cinayetin yaşandığı ve bunlara her geçen gün yenilerinin eklendiği bir ülke olduğunu söylemek gerek. Ancak son gelişmelerle, halk hareketine karşı hükümetle suç örgütleri arasındaki kirli ittifak ortaya çıktı.

Öfke ve cesaret, öğrenciler başta olmak üzere toplumun her kesmine yayılmış görünüyor. Öğrenciler ülke genelinde hemen her gün okullarında boykotlar düzenliyor, protestolara katılıyor. 29 üniversiteden bir araya gelen öğrenciler, “Canlı aldınız, canlı istiyoruz” sloganıyla ortak bir bildiri yayınladılar. Olaylar ortaya çıktığından beri ülke genelinde birçok kitle yürüyüşü gerçekleşiyor. Protestoların gücü ve etkisi karşısında, PRD’li (Demokratik Devrim Partisi) Guerrero eyaleti Başkanı Aguierre Rivero istifa etmek zorunda kaldı. Gelişmeler aynı zamanda, onu koşulsuz olarak destekleyen partisinin gerçek yüzünü göstermiş oldu; yozlaşmış, böyle bir felaketten sonra bile tek amacı gücünü korumak olan bir parti. Elbette, partinin bu duruşunun politik sonuçları oldukça yıkıcı olacaktır.

Protestolardan en büyük darbeyi yiyense kuşkusuz PRI (Kurumsal Devrimci Parti)’li Peña Nieto hükümeti oldu. Hükümet, sessizliğini koruyarak olayları örtbas etmeye çalıştı ve en başta devlet istihbarat birimlerinin uyuşturucu kaçakçılarıyla olan bağını açığa çıkardığı Belediye Başkanı Jose Luis Abarca olmak üzere sorumluların kaçmasına göz yumdu.

Olayların darbe vurduğu bir başka tarafsa ana muhalefet olarak lanse edilen Lopez Obrador oldu. 2018 seçimlerinde yeni partisiyle başkanlık seçimlerini kazanma planları yapan Obrador’un Abarca’nın politik kariyerinde yükselmesine yardımcı olduğu ve onunla iyi ilişkileri olduğu biliniyor. O da olaylar süresince sessiz kalmayı tercih etti.

Emperyalizm’in ikiyüzlü eleştirisi

Böylece, birkaç hafta öncesine kadar açıkladığı, içinde petrol, elektrik ve enerji endüstrilerinin çokuluslu şirketlere açılması gibi maddeler bulunan ve Meksika işçi sınıfının daha çok sömürülmesinin önünü açan 11 karşı-reformuyla övgü toplayan Peña Nieto hükümeti; emperyalist Obama hükümeti, Avrupa Birliği ve birçok Latin Amerika hükümetleri tarafından yerden yere vurulmaya başladı!

Oldukça ikiyüzlü bir eleştiri bu. Çünkü her ne kadar Meksika’yı ticaret anlaşmalarını iptal etmekle tehdit etseler de, Meksika petrolünü ve hükümetin önünü açtığı birçok fırsatı işin içine katarsak bu boş bir tehditten öteye gidemiyor.

Kapitalist devletin çözülüşü

Uzun yıllardır Meksika, uyuşturucu kaçakçılarının, fidyecilerin, katillerin büyük paralar karşılığı devlete sızdığına tanık olmuştu. Hakimler, ordu, yöneticiler, polis ve hatta başkanlar bile bu kirli oyunda farklı suç örgütlerinin tarafını tutmuşlardı.

Ancak bu tür olaylar, suç örgütlerinin çeşitli seviyelerde hükümetin kontrolünü doğrudan ele geçirmeye karar vermesiyle zirve yaptı. Elbette, öncelikleri arasında kârlı işleri için koridor görevi yapan eyaletler bulunuyor. Örneğin, kaçakçılar için Çin’den gelen metamfetamin gibi uyuşturucu yapımında kullanılan maddelerin büyük kargolarla geldiği Michoacan eyaletindeki Lazaro Cardenas limanı çok önemli bir yer. Eyaletin PRI’li yöneticilerinin uyuşturucu yapımında kullanılan önemli maddelerin trafiğinde garantörlük yaptığı ortaya çıktı.

Guerrero da, komşu bir eyalet olarak, uyuşturucu yapımında kullanılan maddelerin geçiş rotasında bulunduğundan çeteler için kontrol edilmesi elzem bir nokta. Bu bağlamda, Iguala Belediye Başkanı’nın Aile ve Çocuk Gelişimi (DIF) adlı devlet kurumunun başkanı olan eşinin işine burunlarını sokan öğretmenlik okulu öğrencilerinin toplu katledilmesi bir anlam kazanıyor; bu, çeteler için uyuşturucu-devlet ilişkisinin devamlılığının savunulması için gerekli, oldukça önemli bir adımdı.

Ancak olayların ağırlığı, birçok önemli politik kriz yaratarak sorunu derinleştirdi. Büyük kitle hareketleri ve Guerrero eyaletinde ayaklanma seviyesine gelen başkaldırılar ülke geneline yayıldı. Düzenledikleri grevler ve Devlet Başkanı Peña Nieto’nun eğitim sektöründeki karşı reformlarına yönelik önemli yürüyüşler ile, halihazırda 22 belediye binasını zapt eden ve halkın büyük bir kısmının desteğini kazanarak kitle hareketinin başını çekenler Guerrero’lu Eğitim İşçileri oldu. İşçiler, öldürülenlerin aileleriyle birlikte; sisteme ve hükümete entegre olan patron partilerinin kokuşmuşluğu göz önüne alınırsa, olayla ilgili gerçeklerin ortaya çıkması ve Guerrero eyaleti hükümetinin ödevlerinin gerçekleştirilmesi gibi görevleri üstlenmek zorundalar.

Emperyalizme ve uğruna çalıştığı organize suç örgütlerine bağımlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seren ve başka alternatifler yaratamayan Meksika’nın kapitalist devlet yapısı dibi görüyor. Dolayısıyla, sistemle boğuşan sektörlerin yeni alternatifler arama ihtiyacı hızla yükseliyor.

Bunlar, kaçırılan 43 öğrencinin canlı dönmeleri için ve suçluların cezalandırılması için verilen mücadeleyle hükümetin eğitimde özelleştirmeyi hedefleyen reformlarına, halkın sosyal, kültürel halklarının gaspına ve sömürünün artırılmasına yönelik gerçekleştirilen adımlara karşı verilen mücadelenin neden birleştirilmesi gerektiğini açıklıyor. Büyük kapitalist şirketlere, suç örgütlerine hizmet eden yozlaşmış rejimi ve rejimin krizlerini sonlandıracak, kitleler için daha iyi hayat şartları sağlayacak esaslı bir değişim ancak işçilerin ve emekçilerin kuracağı bir hükümetle gerçekleştirilebilir.

Bu bağlamda, UIT-CI olarak, Meksikalı gençlerin, kayıp 43 öğrencinin sağ salim teslim edilmesine yönelik taleplerine katılıyoruz. “Canlı aldınız, canlı istiyoruz!” şiarını acil talep olarak öne çıkarıp, 5 Kasım uluslararası protesto günü çağrısına katılacağımızı bildiriyor ve dünyanın diğer sendika ve gençlik örgütlerini de Meksika elçiliklerinde yapılacak protestolara katılmaya ve birlikte verilecek mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz!

Kaçırılan 43 Ayotzinapa öğretmen okulu öğrencileri canlı teslim edilsin!

Bu vahim olaylar bizzat o okuldaki öğrenciler, öğretmenler ve Guerrero bölgesindeki halk kesimleri tarafından oluşturulacak bağımsız bir komisyon tarafından soruşturulsun!

Belediye Başkanı Jose Luis Barca ve eşi başta olmak üzere bütün sorumlular ve öğrencilere saldıran bütün polisler cezalandırılsın!

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (UIT-CI)

30 Ekim 2014

Yorumlar kapalıdır.