Harçlarda yeni dönem: Katlamalı soygun
Üç yıl önce harçların kaldırılması her ne kadar müjde olarak sunulmuş, hükümet “parasız eğitim” getiriyor gibi umutlarla karşılanmış olsa da; bunun doğru olmadığı haberin arkasından gelen ayrıntılarca kanıtlanmıştı. Zira, harçlar yalnızca 1. öğretimler için kaldırılmış, 2. öğretim ve meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler harçları halen ödemek zorundaydı üstelik zamlı halleriyle. Bu, geniş bir sol kesim tarafından kazanım olarak görülmüş, mücadelenin daha ileriye taşınması gündeme gelmişti. Ancak yalnızca 2. öğretim ve Meslek Yüksekokullu öğrencilerin harçlara mahkum edilmesi mücadeleyi bir anlamda böldü ve sönümlendirdi.
Tam da o dönemde ilk defa gündeme gelmiş ve sonrasında geri çekilmiş olan “Katlamalı Harç” uygulaması, bu güz döneminde seçilen pilot okullarda yeniden yürürlüğe kondu. Güz dönemi başında gündeme geldiği hali değişikliğe uğramış olarak da bahar dönemiyle birlikte uygulama bütün üniversitelerde yürürlüğe konacak. Ders kayıt dönemi başlayan pek çok okulda, uygulama başladı. Kayıt için girdikleri okulların internet sayfalarında öğrenciler, ödeyemeyecekleri harçlar ile karşı karşıya geliyor ve çoğu okulu bırakmayı dahi düşündüğünü belirtiyor.
“Katlamalı Harçlar” nedir? Söz konusu değişiklik neyi içeriyor?
Katlamalı harç, herhangi bir dersi 3. kez aldığın takdirde derse para ödemen ve dersi yeniden her aldığında ödeyeceğin paranın artması demek. Yasanın ilk haline göre; dersi 3. kez alan, ders başına ücretin %50’si, 4. kez alan %100’ü ve 5 ve daha fazla kez alan öğrenci ise %300’ün oranında katkı payı ödemek zorundaydı. Bu, okulu uzatan veya uzatmayanlar için fark etmeden bütün öğrenciler için geçerliydi. Okulu zamanında bitiremeyen öğrenciler de hem bu ders ücretlerini hem de fakülteden fakülteye değişen miktarda katkı paylarını ödemek zorundaydı. Uygulama 2. öğretim öğrencileri için kabustan da beter. Çünkü öğrenim ücretleri hali hazırda oldukça yüksek olan öğrenciler, bu ücretler üzerinden katkı paylarını ödemek durumunda.
Kasım ayında yapılan düzenlemeye göre, okulu uzatmayanlar için uygulama durdurulmuş durumda. Buna göre, artık yalnızca okulunu uzatanlar bu ödemelere mahkum olacak. Ancak 1. veya 2. öğretim fark etmeksizin okulu uzatan bütün öğrenciler harç ödemeye zaten tabiydi. Şimdiyse bu harca ek olarak uzattıkları kredi başına 1.5 kat olmak üzere fazla ödeme yapmak zorundalar. Kısaca tekrarlamak gerekirse; bir dersi birden fazla defa almak artık ücretlendirilmeyecek ancak okulunu uzatan herkes için ödediği harca ek olarak dersin kredi başına düşen ücretinin 1.5 katı alınacak. Buna da “katlamalı harç” yerine “zamlı harç” deniyor. Ancak YÖK’ün yaptığı bu değişikliği bazı üniversiteler tanımıyor ve önceki haliyle uygulamayı hukuksuzca sürdürüyor.
Okulu uzatanlar ve piyasalaşan eğitim
Üniversiteyi zamanında bitirenler ve uzatanlar arasında, uygulamadaki bu farklılık; YÖK cephesinden “tembeller” ayrımı olarak gösterilse de gerçek çoğu zaman bununla uyuşmuyor. Asıl olansa, üniversiteyi okuyabilmek için çalışmak zorunda kalan on binlerce öğrenci. Çünkü üniversite eğitimi boyunca öğrencilerin maddi sıkıntısını tek başına harçlar oluşturmuyor. Barınma, sağlık, beslenme, kitap giderleri çoğu zaman öğrencilerin ailesinden alamayacağı miktarda para harcanmasına sebep oluyor. Bu da, öğrencilerin okumak için çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. Gece geç saatlere kadar garsonluk, getir götür işleri, inşaat ve madenlerde çalışmaya yol açıyor. Ve çalışırken hayatını kaybeden arkadaşlarımız… Geçtiğimiz yıl üniversiteli bir arkadaşımız eğitimini karşılamak için çalıştığı inşaattan düşerek hayatını kaybetti, bir diğer arkadaşımızsa CBÜ’de okurken çalıştığı Soma’da ölen 301 işçiden biriydi.
Bu gerçekler gösteriyor ki, piyasalaşan eğitim sistemi içerisinde işçi ve emekçi çocuklarına yer yok. Üniversiteler zenginlere ait ayrıcalıklı bir yer haline getirilmek isteniyor. Böylece kamusal eğitimin yok edilmesi önündeki önemli bir engel de ortadan kalkmış olacak.
Kamusal eğitimin yok edilmesi, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hedeflenmiş bir nokta. Bunun şimdiye kadar pek çok yansıması oldu hayatlarımızda. Zamlı harçlar da bunlardan biridir. Hal böyleyken ve piyasalaşma saldırısı ivmelenirken, önümüzde duran acil görev, emekçi çocuklarının lehine acil bir düzenleme, eğitimin ücretsiz hale getirilmesi ve vakıf üniversitelerinin kamulaştırılması taleplerinde ortaklaşan bir örgütlülük yaratabilmektir. Piyasalaşmanın önüne geçebilecek güç bu örgütlülüğümüzdür.
Yorumlar kapalıdır.