Cannes’da ‘Altın Palmiye’yi Ken Loach kazandı

Bu sene 69.’su düzenlenen Cannes Film Festivali’nde, festivalin en önemli ödülü olan Altın Palmiye’yi “I, Daniel Blake” (Ben Daniel Blake) isimli filmi ile yönetmen Ken Loach kazandı. İşçi sınıfı gündelik yaşamı ve hayat şartları üzerine çektiği filmlerle tanınan ve filmlerinde sıkça işçi hakları ve özgürlükleri ve sosyal adaletsizlik temalarına rastladığımız Loach, 2006’da “The Wind That Shakes the Barley” (Özgürlük Rüzgarı) filmi ile yine aynı ödülü kazanmıştı.

Konuşmasına festivale emek veren çalışanlara teşekkür ederek başlayan Loach şöyle devam etti, “Şu anda bir umutsuzluk döneminden geçiyoruz. Böyle umutsuzluk dönemlerinde aşırı sağ avantajlı olur. Biz yaşlı insanlar bunun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini biliriz. Buradan bir umut mesajı göndermeliyiz. Başka bir dünya mümkün ve gerekli.” Daha evvel kazandığı bir ödülü, ödülü veren kurumun bünyesinde güvencesiz ve düşük ücret ile çalışan ve buna karşı mücadele ettikleri için işten çıkartılan taşeron işçiler olması nedeniyle reddeden Loach, sanatın hayata karşılık gelen yanlarını ve hikayeleri “güzel oldukları için değil, anlatılması gerektiği için anlatma”nın ne demek olduğunu bizlere gösteriyor. Bunun yanı sıra, Loach yakın bir zamanda telif haklarından vazgeçerek filmlerini Youtube üzerinden kanal oluşturarak yayınlayacağını duyurdu. Bu hareketi ile sinema endüstrisindeki sanat yapıtlarının metalaştırılmasına karşı tarafını gösteren Loach, aynı zamanda sınıfsal farklılıklardan doğan sanata ulaşımın önündeki engelleri de ortadan kaldırmaya yönelik bir hamlede bulunmuş oldu. Bu alanda emek veren herkes için büyük bir örnek teşkil eden bu tutum insanların her alanda mücadeleye bir kanaldan dahil olabileceğinin göstergesi olup, gerçekten de başka bir dünya yaratılabileceğine olan inancımızı tazeliyor.

Yorumlar kapalıdır.