Türkiye’de kölelik yasal hale getirildi!

64. Hükümet Eylem Planı’nda özel istihdam bürolarının (ÖİB) faaliyetlerinin geçici iş ilişkisini de içerecek şekilde genişletilmesi, uzaktan çalışma ve denkleştirme sürelerinin artırılması amacıyla birtakım düzenlemelerin yapılması hedeflenmişti. Bu hedef kapsamında hükümet Esnek Çalışma Yasa Tasarısı’nı komisyonda kabul ettirerek Meclisin onayına sunmuştu. Daha önceki yazılarımızda yasa tasarısını detaylandırmış ve yasanın getirdiklerinin işçi sınıfı açısından kölelikten başka bir şekilde ifade edilemeyeceğini vurgulamıştık. Sermayenin ve hükümetin esnek çalışma, bizim kölelik sistemi diye ifade ettiğimiz yasa “Davutoğlu gönderilecek mi, yoksa istifa mı edecek” tartışmaları sırasında, sabaha karşı sendikalardan ve işçilerden habersiz Meclis’te kabul edildi.

Hükümet yasayı tam da o dönemde geçirerek, herkes hükümet ve Davutoğlu krizine yoğunlaşmışken yasanın tartışılmasını engelledi. Yasanın geçişi ufak kutularda, 10 cümlelik haberlerde ancak yer bulabildi kendine. Sendikalar henüz tasarıyla ilgili eylem programları hazırlarken planlanan tüm eylemler suya düşürüldü. Diğer yandan hükümet, krizli bir dönemden geçerken sermayenin ağzına bir parmak bal çaldı ve güven mesajı verdi: “Kriz anlarımda bile sermaye için çalışmaya devam ediyorum-edeceğim”.

Yasa dahilinde ÖİB’ler işyerleriyle işçilerden bağımsız imzaladıkları sözleşmeler üzerinden işyerinin ihtiyacı dahilinde aylık, haftalık ya da günlük olarak geçici iş ilişkisi kurabilecek. Geçici iş ilişkisi, belirlenen zaman diliminde işçiyi işyerine kiralamak anlamına geliyor. Belirlenen zaman sona erdiğinde işçi işsiz kalacak, yeniden kiralanana kadar ücret alamayacak, sigorta primi yatmayacak. Yasanın kabulüyle bu çalışma rejimi öncelikli hale de getirildi. Kısacası Türkiye’de kölelik artık YASAL!

Türkiye’de olduğu gibi dünyanın pek çok yerinde iş yasalarının ve rejimlerinin değiştirilmesi/değiştirilmeye çalışılması, dünya mali krizinin küresel çapta kapitalizmi zorlamaya başladığı dönemlere girdiğimizin en büyük göstergelerinden biridir. Bu anlamda Fransa hükümeti ile Türkiye hükümetinin aynı dönemde sınıfa ve iş rejimine dönük benzer saldırılarda bulunması da bu krizin bir parçası olarak okunmalıdır. Sermaye ve hükümetleri krizin batağına gitgide saplanırken onları o bataktan çıkarmayarak tarihin derinliklerine gömmek de bizim elimizde.

Yorumlar kapalıdır.