Karanlığın perdesini yırtmak için… İDP bir yaşında!

 “İşçi Cephesi 35 yılın ardından bugün derin ve sarsılmaz bir inançla bağlı olduğu işçi sınıfından yana mücadelesini İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) olarak sürdürme kararını vermiş bulunuyor. İDP, İşçi Cephesi’nin 35 yıl boyunca sağladığı tüm teorik-pratik birikimi sahiplenecek ve daha da ileri götürülmesini üstlenecek. İşçi Cephesi gibi İDP de derin ve sarsılmaz bir inançla işçi sınıfına bağlı olacak! İşçi Demokrasisi Partisi rüzgâr hangi yönden eserse essin sadece gerçeğin devrimci olduğunu unutmayacak. Yönünü tayin ederken kolayı değil gerçeği izleyecek. Akıntıya karşı gitmekten geri durmayacak. Kestirme yollardan, saman alevi başarılardan, yalancı baharlardan, kendinden menkul işlerden uzak duracak. Bölmekten değil birleştirmekten, ayrılıktan değil birlikten, sorundan değil çözümden, reformizmden değil devrimden yana olacak.”

Bu sözlerle çıktık yola… Gözlerde ışıltıyla…  Çocuksu bir sevinçle… “Kırıntıları değil, dünyayı istiyoruz” diye haykırarak…

Ve bir yılı geride bıraktık.  Mücadelelerle, zorluklarla dolu bir yılı… Metal fırtınasını gördük. Takıldık fırtınanın peşine, aktık fabrikalara… Grevler yasaklandığında, sınıf kardeşlerimizin yanında olduk, bir sonraki fırtınaya hazırlık için. Arı kovanlarında hummalı bir çalışmaya devam ettik.

Gencecik yoldaşlarımızın parçalanmış vücutlarına tanıklık ettik. Patlayan bombalara isyan ettik. “Bıçak kemikte” dedik… Sıktık yumruklarımızı… “Yeter! Yeter! Yeter!” diye haykırdık öfkemizi…

Yasaklanan grevleri, tutuklanan aydın, gazeteci ve akademisyenleri gördük…

Darbe gördük… Darbeye “ama” demeden “hayır!” dedik. Darbeye karşı sokağa dedik. Ama OHAL’e de, işçi düşmanı KHK’lara ve torba yasalara da “Hayır” dedik.

Ne sarayın baskılarına uyduk, ne de kötülerin iyisini seçtik…

Kuyrukçu olmadık ama birlikte yürümek için her zaman gerekli esnekliği gösterdik. Reklamcılıktan ise hepten uzak durduk.

Bildiğimiz yoldan gittik. Yolumuz kimi zaman Halep barikatlarına çıkardı bizi, kimi zaman Tunus’un topraksız köylülerine. Arjantin’de tren garında selam verdik demiryolcu yoldaşlara…

Sabah daha kimseler işe gitmeden döküldü kimi yoldaşlarımız yollara… Gazetemizi dağıttık atölye önlerinde… Haykırdılar Çağlayan’da, “Buradayız, varız, birlikte güçlüyüz”. Akşam işten çıktı diğerleri ellerinde ozalitler : “kiralık işçiliğe hayır!”… Gazeteler ellerinde haykırdılar “işçi demokrasisi mümkün”… Sesleri yayılmasa da tüm ülkeye Alibeyköy’de, Gazi’de ses verdiler, omuz verdiler işçi kardeşlerinin kavgasına…

Kimi zaman sendikalarda, kimi zaman derneklerde, kimi zaman okullardaydık. Sesimize ses katmak için çalışmaya devam ettik.

Yeter mi? Hayır !

Daha çok yolumuz var. İşçi sınıfı örgütsüz, yalnız, rotasız… Partiye ihtiyacı var. İşçi sınıfının daha fazla birliğe ihtiyacı var.

Kendimizi kandırmayacağız “iyiyiz” diyerek. Dedik ya: “Kırıntıları değil, dünyayı istiyoruz!”

Yorumlar kapalıdır.