Hayatlarımızı savunmak için 2017’de mücadeleye

2016 yılını en az 1970 işçi arkadaşımızı iş cinayetlerinde kaybederek bitirdik. Senenin son ayında yine en az 141 işçi patronların kâr edebilmesi için hayatlarını kaybetti. İnsan öldürmek amacıyla düzenlenmiş bombalı ve silahlı saldırılardan kat ve kat fazla sayıda işçi sermayenin düzeni yüzünden ölüyor ve ölüm tehlikesiyle burun buruna yaşıyor. İşçi sınıfı yeni yıla da kaidenin dışında başlamadı. Yeni yılın ilk günlerinde Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir ilaç fabrikasında yanlış iki maddenin karışması sonucu ortaya çıkan gaz nedeniyle 6 işçi ciddi biçimde zehirlendi. Yine yeni yılın ilk günlerinde aynı gün (4 Ocak) Bursa’da bir gıda deposunda çalışan Fehmi Ömür üzerine 3 tonluk paletin üzerine devrilmesi sonucu, İzmir’de bir inşaatta çalışan Aziz Kaya ise 4. kattan düşerek can verdiler. 2 Ocak günü Suriyeli bir işçi Antep’te besi işçisi olarak çalıştığı işyerinde kamyon ile duvar arasında sıkışarak, 3 Ocak’ta ise Ayhan Badurlu Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü Gelik İşletmesi’nde yerin 360 metre altında üzerine tavandan kopan kaya parçalarının düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Fakat çalışırken ya da işe giderken ölmek işçilerin tek sorunu değil.

İşsizlik oranları katlanarak artmaya devam ediyor. Kapitalizm krize girdikçe çözümü daha az sayıda işçiye daha çok iş yaptırmakta arıyor. TÜİK istatistiklerine göre güncel işsizlik oranı %11,8 düzeyinde. Bu rakamlar bile çok yüksekken, TÜİK’in hesaplamalar sırasında umudunu kaybedip iş aramayı bırakmış işsizleri ve son üç ay içerisinde bir gün bile dahi olsa çalışmış işsizleri hesap dışı bırakarak elde ettiğini; gerçek işsizlik oranının %19 civarı olduğunu belirtmekte yarar var.

Yeni yılın ilk günlerinde işçiler yine çalışabilmek için mücadele ediyorlar. Adil Çalışma Örgütü’nün üyesi olan Hugo Boss’un İzmir’deki fabrikasında çalışan işçiler 2017’ye işsiz olarak girdiler. Hugo Boss İzmir yönetimi, çoğunluğunu “ekip liderlerinin” oluşturduğu, aralarında “grup lideri” ve “vardiya amirlerinin” de bulunduğu birçok beyaz yakalı işçinin işine son verdi. Galatasaray Üniversitesi’nde ise Gurbet Öner adlı taşeron temizlik işçisi neden gösterilmeksizin 1 Ocak’tan itibaren işyerine alınmadı.

İşçiler için en önemli sorunlardan bir diğeri ise maaşların enflasyon karşısında erimesi. Halihazırda olduğu düşük olan asgari ücret, hükümetin hatalı politikaları sonucu TL’nin dolar ve avro karşısında ciddi oranda değer kaybına uğraması ve bu durumun hayat pahalılığını artırması, alınan yüksek vergiler işçiyi zora sokmakta. Bunun sonuçları patronlar ve işçiler arasında yapılan toplu iş sözleşmelerine de yansımakta. Yeni yılın ilk grev haberleri gelmeye başladı. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş sendikası üyesi Asil Çelik işçileri toplu iş sözleşmelerinde taleplerinin yerlerine getirilmemesi üzerine 18 Ocak’ta greve başlayacaklarını duyurdular. Ne var ki, hükümet işçi düşmanı karakterini bir kez daha göstererek Asil Çelik işçilerinin grevini “milli güvenliği bozucu” olduğu gerekçesiyle 60 gün erteledi. Bu durum, EMİS ve Birleşik Metal arasında süren toplu sözleşme (TİS) görüşmelerini ve bu sene içinde MESS ile yapılacak TİS’i yakından ilgilendiriyor. Hükümet aldığı bu kararla, bu seneye damgasını vuracak olan metal sektöründeki toplu sözleşme süreçlerinde, 2014’te olduğu gibi grev hakkını tanımayacağının mesajını vermiş oldu. Grev yasaklarına karşı mücadele, 2017’nin temel mücadele başlıklarından birisini oluşturacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan İzelman taşeron şirketine bağlı Genel-İş sendikası üyesi 7 bin işçinin ise talepleri toplu iş sözleşmelerinde kabul edilmemiş durumda. Belediye yönetiminin düşük zam dayatmasına karşı işçiler direnişe geçmeye hazırlanıyor.

Yorumlar kapalıdır.