Çarşı pazar cep yakıyor

Asgari ücret ve emekli maaşında devletin belirlediği zam oranlarıyla artış sağlanıyor. Zammın enflasyon oranında yapıldığı iddia edilse de çarşı pazar enflasyonu ile devletin hesapladığı enflasyon hiçbir zaman birbirine denk düşmüyor. Örnek olarak senenin ikinci yarısında emekli maaşıma 57 lira zam gelmişti. Zam oranı yüzde 3,5’a tekabül ediyordu. Peki, çarşı pazarla kıyaslama yaparsak durum nedir? Gıda fiyatlarına göz attığımızda baklagiller, yani kuru fasulye, nohut, pirinç gibi temel gıda maddeleri enflasyon oranının çok çok üzerinde zamlandı. Kuru fasulye yüzde 35-40 civarında arttı, nohut ise son yılların zam rekorunu kırdı. Sabah kahvaltısının vazgeçilmezi olan beyaz peynir ise yüzde 30-40 civarı zamlandı.

Akaryakıt zamlarının pazar fiyatları üzerindeki etkisi ise dar gelirlinin pazar alışverişine çıkarken ayarladığı bütçesi ile alışveriş sonrası bütçesi arasında bir hayli fark oluşmasına sebep oluyor. Geçen yıl bu dönemlerde portakalın kilosu 1-2 lira arasıydı. Bu sene 2,5 liranın altında portakal yok. Diğer meyve ve sebzeler de yine devletin belirlediği enflasyonun çok üzerinde artışlar gösterdi. Emekli ve asgari ücretli maaşıyla zaten geçinemiyordum. Bu zamlardan sonra evdeki tencerenin kaynaması çok daha pahalı bir duruma geldi.

Devlet yetkilileri asgari ücretliyi ezdirmeyeceklerini ve ezdirmediklerini iddia ededursun sene başında verilen asgari ücretin eriyerek yok olması ile karşı karşıyayız. Açlık sınırının bile çok çok altında olan asgari ücret ve işçi emeklisi maaşı ile geçinebilmenin imkânı yok. Bu yüzden emeklilerin çoğunluğu çalışmak zorunda kalıyor. Emekli çalışmak zorunda kalmasa onun yerine işsizlerin istihdam edilme durumları söz konusu olur ve işsizlik oranı da biraz daha azalma gösterebilirdi.

Sürekli açık veren işçi ve emeklinin bütçesi devletin insafına kalmış durumda. Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Bütçenin açık vermesinin sorumlusu emeklilerdir” demişti. Utanmadan, sıkılmadan sarayın savurganlığının faturasını emeklilere kesmişti. Hâlbuki bu halk Tayyip Erdoğan’ın lüks harcamalarına para yetiştiremiyor. Onlar lüks içerisinde yaşarken bütçenin açık vermesinin sorumluluğu bize yükleniyor. Buna en hafifinden “ayıp” denir.

Yorumlar kapalıdır.