Biz seçime hazırız
Baskın seçim karşısında şaşırmadık. Ama “biz zaten biliyorduk, ekonomi çöküyor, Tek Adam rejimi içeride ve dışarıda çatırdıyor” gibisinden hemen tüm muhalefetin bildiği gerçeklerden ötürü değil. Seçime katılma yeterliliğine sahip, milletvekili adayları hazır, çok güçlü bir parti olduğumuzdan da değil. Biz henüz küçük bir partiyiz, ama ideolojik ve politik olarak seçime güçlü bir biçimde hazırız.
Biz, iki yüz yılı aşkın işçi sınıfı mücadeleleri içinden yükselen temel bir ilkeyle hareket ediyoruz: İşçi ve emekçi yığınların toplumsal ve siyasi mücadelede kendi bağımsız politikalarıyla ilerlemeleri, kapitalist sistemde şu veya bu burjuva gerici politikacıların veya partilerin işbaşına gelmesi tehlikesinden çok ama çok daha önemlidir.
İşçiye yalan söylenmez. Tek Adam rejiminin çalışan yığınlar üzerinde yarattığı baskı, sömürü ve sefalet ortada. Bunları burada tekrar etmenin anlamı yok, emekçiler bunu zaten biliyor. Ama bu iktidara alternatif olarak ileri çıkan CHP, İYİ Parti ve Saadet’in de birer burjuva partisi olduğunu insanlardan gizlemek mümkün değil. AKP-MHP gericiliği karşısında gözü kapalı gene bu kapitalist seçeneklere bel bağlamak emekçileri aldatmak, onları belki de yıllar sürecek bir sahte umuda bağımlı kılmak anlamına gelir.
Dolayısıyla çalışan halkımıza bu gerçekleri korkmadan, yılmadan anlatmakla yükümlüyüz. “Kötünün iyisi” anlayışının işçi sınıfının politik bağımsızlığını yıkmak anlamına geleceğini, onu aldatmak olacağını söylemeliyiz. Bunu hep yaptık ve bu seçimlerde de yapmaya devam edeceğiz. Bu nedenle biz seçime hazırız.
Ama dikkat! Biz hayattan kopuk, başına buyruk, inatçı sekterler de değiliz. Seçimler gibi kitlelerin politik tansiyonunun arttığı bir süreçte ve de emekçi yığınların alternatif bir iktidar bloku oluşturamadığı koşullarda, insanları “sandığa gitmeyin” diyerek boykota çağırma sorumsuzluğu da bizim yöntemimiz değildir.
Bizim bu seçimlere yönelik olarak, ama daha önemlisi onun da ötesine uzanacak görevimiz, işçi-emekçi birliğini ve alternatifini yaratmak için uğraşmak olacaktır. Sendikalar da dahil olmak üzere emek yanlısı tüm oluşumların, işyeri temsilcilerinin ve önderlerinin, tek tek emekçilerin bir araya gelerek oluşturacakları bir birliktelik. İşçi sınıfının bağımsız politik çizgisini ve alternatifini sunacak bir cephe. Seçimlere aday çıkarabilmesi durumunda hepimizin desteklemesi gereken bir oluşum. Çıkaramazsa da, önümüzdeki aylarda ve yıllarda bizi bekleyen zorlu mücadele sürecine damgasını vuracak bir öncü güç. Seçim sürecine işte bu ilkeyle hazırlıklı olarak girdik.
Pekiyi ya bunların hiçbiri şu bir buçuk aylık dönemde gerçekleşmez ve iki burjuva kampın arasında seçim yapmak zorunluluğu doğarsa ne olacak? Biz gene gerçekleri anlatmayı sürdüreceğiz ve kitlelerin yaptığı tercih doğrultusunda onların deneyimlerine eşlik edeceğiz. Onları elbette suçlamayacağız, ama yaptıkları tercihin neden yanlış olduğunu anlatmaktan da geri durmayacağız.
Yorumlar kapalıdır.