Hindistan’da 200 milyon işçinin greve çıkmasının politik önemi
Hindistan’da 8-9 Ocak tarihlerinde 200 milyona yakın işçi, iktidarda olan sağ kanat Bharatiya Janatha Partisi’nin (BJP) neoliberal ekonomi “reformlarına” karşı genel greve çıktı. Kapitalist medya greve dair kapsamlı bir sansür politikası izlerken, grevci işçiler toplumdan yüksek bir politik destek gördü.
Grevin önemli başarılarından biri, toplumu sınıflar halinde yatay olarak değil, kimlikler halinde diklemesine bölen kastların ve mezheplerin etkisini kırabilmesi oldu. Hindistan’da kast sistemi oldukça güçlü ve çoğu zaman işçiler ile kapitalistler aynı kasta veya dinsel-mezhepsel gruba ait olabiliyor. Kast önderleri bu geleneği, sosyal hoşnutsuzluğu bastırmak için kullanıyorlar.
Başbakan Narendra Modi’nin hükümeti büyük burjuvazi tarafından destekleniyor. Kendisi, 4,5 yıllık iktidarı boyunca kemer sıkma, ücret düşürme, özelleştirme, vergi zammı, iş sözleşmelerinin zorlaştırılması ve iş güvenliği tedbirlerinin azaltılması politikalarıyla büyük bir toplumsal öfkenin birikimine neden oldu.
Hindistan işçi sınıfının bu büyük atılımı, dünya işçilerinin mücadelelerinin penceresinden değerlendirilmeli. Örneğin yine 8 Ocak günü, komşu Bangladeş’te, yoksulluk sınırının altında yaşayan on binlerce tekstil işçisi greve çıktı ve polis güçleriyle çatışmalara girdi. Aralık 2018’de Sri Lanka’da 100.000 tarım işçisi, sefalet ücretlerine karşı 9 günlük bir greve gitti. Fransa’daki Sarı Yelekliler hareketi ile ABD’deki 30.000 öğretmenin greve gitmesi de cabası.
Bütün bunlar dünya devriminin bugün sahip olduğu ritmi ve yolu belirliyor. Bütün ülkelerde olan durum ise şu: İşçiler ne eskisi gibi yönetilmek istiyorlar ne de eskisi gibi yaşamak. “Değişim” bütün fabrikaları ve atölyeleri sarmış olan ortak slogan.
Hindistan nüfusunun %70’i, yani 900 milyondan fazla insan günde 2 dolardan daha az kazanıyor. İktidar ise büyüme rakamlarıyla övünüyor: 1990’ların ortasında ülkede iki tane dolar milyarderi varken, bugün bu sayı 131’e çıkmış durumda.
Grevi Hindistan Sendikaları Merkezi (HSM) organize etti. Bu sendikanın bürokratları, iki Stalinist partiyle oldukça yakın: Hindistan Komünist Partisi (HKP) ve Hindistan Komünist Partisi-Marksist (HKM). 1991 ile 2008 seneleri arasında HKP ve HKM, burjuva Hindistan Ulusal Kongresi Partisi’nin başını çektiği birçok eyalet hükümetlerinde koalisyon ortağı oldu ve neoliberal saldırı politikalarının işçiler ile köylüler arasındaki mızrak ucu rolünü üstlendi. İktidardaki BJP gibi, HKP ve HKM de Hindistan işçi sınıfının karşısındaki en karşıdevrimci aygıtlar arasında. Onların biricik amacı işçilerin sosyalist bir seçenek yaratmasını engellemek.
Hindistan grevi, alternatif bir kapitalist hükümet yaratma çabası değildi. Aksine bu grev, kapitalist hükümetleri bütün önerileriyle birlikte ortadan kaldırma iradesini ortaya koydu.
Yorumlar kapalıdır.