Güney Kore: Yoon Suk Yeol hükümetinin kendi kendine yaptığı darbe girişimi başarısız oldu

3 Aralık Salı günü aşırı sağcı Yoon Suk Yeol hükümeti, ülkeyi “komünist güçlerden ve Kuzey Koreli müttefiklerinden” koruma ve “Ulusal Meclis’in bir canavara dönüşmesi” iddiasıyla sıkıyönetim ilan etti. Gerçekte ise bu çaba hükümetin, memur atamalarına itiraz eden ve başkanın eşinin yolsuzluk iddiasıyla soruşturulmasını talep eden parlamentonun yanı sıra yasaları ve hükümet atamalarını engelleyen sosyal demokrat ve liberal muhalefeti kontrol etme çabasıydı. Tüm bunlar, adaletsiz sağlık reformunu protesto etmek için bir yıldan uzun süredir devam eden doktor grevi de dahil olmak üzere sendika ve halk taleplerinin ortasında gerçekleşti. Ayrıca Temmuz 2024’te Samsung işçilerinin daha yüksek ücretler ve sendikalaşma hakkı için çıktığı grev ve çarpıcı seferberlikleri de göz önünde bulundurmak gerek. Sıkıyönetimle birlikte hükümet, ülkeyi “Kuzey Kore yanlısı” ve “devlet karşıtı güçlerden” kurtarmak amacıyla tüm siyasi faaliyetleri, sivil toplanmaları ve “yalan haberleri” yasaklamaya çalıştı.

Ancak darbe girişimi hükümet için yenilgiyle sonuçlandı ve kendi ayağına sıkmış oldu. Sıkıyönetim ilan edildikten sadece altı saat sonra, askerler tarafından kuşatılmış parlamentoda toplanan Ulusal Meclis, sıkıyönetimin kaldırılması yönünde oy kullandı. Şimdi, grev ve seferberliklerin ortasında, Yoon Suk Yeol hükümeti pamuk ipliğine bağlı ve kendi partisinin, eski müttefiklerinin ve hatta darbeyi görmezden gelen ABD emperyalizminin desteğini kaybediyor.

Siyasi kriz altında ezilen Yoon Suk Yeol

Halkın Gücü Partisi’nden (PPP) Yoon Suk Yeol, 2022’de 34 milyon seçmenin katıldığı ve 247 bin oy farkla (%0,73) kazandığı son cumhurbaşkanlığı seçiminden (tarihte oy farkının en az olduğu seçimlerden biri) bu yana iktidardaydı. Nisan 2024’te yapılan son yasama seçimlerinde, parlamento görüşmeleri ve PPP’nin gerilemesinin ardından, merkez sol ve liberal patronların muhalefeti siyasi kutuplaşmayı en uç noktaya taşıyarak Ulusal Meclis’in çoğunluğunu kontrol etmeyi başardı.

Yoon Suk Yeol, Arjantin’deki aşırı sağcı Javier Milei gibi ekonomik kalkınmanın motoru olarak askeri diktatörlükleri savunan, muhafazakâr, kendini “komünizm” ile mücadelenin savunucusu ve ilahi bir kurtarıcı olarak gören, antifeminist ve kadın hakları ile kürtaj hakkını sorgulayan birisi. Seçim kampanyasında Güney Kore’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakanlığını lağvetme sözü vermişti.

Yoon Suk Yeol, sahneye siyasi bir kriz ve istikrarsızlık ortamında ortaya çıkmıştı. 1999 yılından bu yana Ulusal Savcılık Ofisi’nin bir parçasıydı ve 2019 yılında iktidardaki Demokratik Parti (sosyal demokrat) tarafından Başsavcı olarak atandı. Görevi sırasında, 2016 yılında büyük gösterilerin ardından yolsuzluk suçlamasıyla görevden alınan eski Devlet Başkanı Park Geun-hye hakkında soruşturma açılması için bastırdı. Eski başkan şu anda muhalefette olan Güney Kore Demokratik Partisi’nden Moon Jae-in hükümeti tarafından hapse atıldı ve ardından affedildi. Demokratik Parti 2022’de milyonlarca işçinin yaşam koşullarını iyileştirmekte başarısız olduğu için yerini şu anki muhafazakâr hükümete bırakmıştı.

Sıkıyönetim: Yoon Suk Yeol için sonun başlangıcı mı?

Sıkıyönetim 3 Aralık Salı gecesi televizyonda ilan edildi. Muhalefet, “vatandaşlarımızın özgürlüğünü ve mutluluğunu yağmalayan utanmaz Kuzey Kore yanlısı devlet karşıtı güçler” olarak ilan edildi.

Hükümetin sıkıyönetim kararı tüm siyasi ve sendikal örgütler tarafından bir savaş ilanı olarak karşılandı. İşçi sınıfı ve halk kesimlerinin çoğunluğu bu uygulamayı reddetti. Yeterince seferber edilmeyen ve çok parçalı olan silahlı kuvvetler, parlamentonun çalışmasını ya da hükümet karşıtı toplanmaları engelleyemedi.

Hükümetin darbe denemesi başarısız oldu çünkü kendi partisi, siyasi muhalefet ve ordu içinde toplumsal bir tabanı yok. Parlamento üyeleri, parlamento kapılarında silahlı kuvvetlere meydan okuyan seferberliğin yardımıyla duvarları ve tel örgüleri aşarak Ulusal Meclis’e girmeyi başardılar. 190 milletvekili içeri girebildi ve ülkenin savaşta ya da savaş benzeri bir durumda olmadığı gerekçesiyle sıkıyönetimin anayasaya aykırı olduğunu ve derhal iptal edilmesini onayladı. Siyasi zayıflığını silahlı kuvvetleri harekete geçirerek telafi etmeye çalışan cumhurbaşkanının bu baskıcı ve otoriter hamlesi geri tepti. Sıkıyönetim ilanını duyurduktan sonraki altı saat içinde sıkıyönetimi kaldırmak zorunda kaldı.

Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un siyasi başarısızlığı, derinleşen bir siyasi krize kapı araladı. Onlarca yetkilinin hükümetten ve partisinden ayrılmasıyla birlikte Yoon Suk Yeol hükümeti pamuk ipliğine bağlı vaziyette. Yerel Korea Herald gazetesine göre Yoon’un özel kalem müdürü Chung, ulusal politika direktörü Sung Tae-yoon ve ulusal güvenlik danışmanı Shin Won-sik dahil olmak üzere tüm yardımcıları ve 11 üst düzey sekreter görevlerinden istifa etmeyi teklif etti. Ancak iktidar partisi Yoon’un görevden alınmasını onaylamayı reddediyor ve başkanın partisinden ayrılması gerektiğinde ısrar ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı ayrı bir açıklamada darbeci başkanla arasına mesafe koyarak hükümetin hamlesini reddetti ve şunları vurguladı: “Kore halkına ve ABD ile Kore Cumhuriyeti arasında demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dayanan ittifaka olan desteğimizi bir kez daha teyit ediyoruz.”

Sıkıyönetim gülünçlüğü, alınan tedbir için özür dileyen ve başkana “kötü tavsiyede” bulunmuş olmaktan dolayı sorumluluk üstlenen eski Savunma Bakanının istifasında açıkça görüldü. Politik kriz ve cumhurbaşkanının zayıflığı Ulusal Meclis’in Yoon Suk Yeol’un görevden alınması için altı yasa tasarısı sunmasına yol açtı. Bu tasarılar önümüzdeki günlerde grevler ve eylemler sürerken anayasa mahkemesinin eksik üyelerinin atanmasının ardından görüşülecek ve karara bağlanacak. İktidara başbakanın geçmesi bekleniyor.

Parlamentodaki muhalefet çoğunluğuna rağmen, 300 milletvekilinden 200’ünün oyunu almak için hararetli pazarlıklar yapılıyor. Bu senaryoda Demokrat Parti ve müttefikleri, hükümetin yerine geçmeye ve hükümet krizinden faydalanmaya hazırlanıyor.

İşçi sınıfı, hükümeti düşürmek için sahneye çıkıyor

Bu acımasız krizin ortasında işçi sınıfı ve emekçiler sahneye çıkıyor. Güney Kore’nin en büyük sendikal örgütü olan Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu, 4 Aralık Çarşamba günü süresiz genel grev ilan ederek devlet başkanının derhal istifasını talep etti ve başkent Seul’ün merkezindeki Gwanghwamun Meydanı’nda kitlesel protesto çağrısında bulundu. Bir milyondan fazla işçiyi temsil eden konfederasyon, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Başkan anayasaya aykırı ve aşırı tedbirlere başvurarak antidemokratik diktatörlüğünü ortaya koymuştur. Bu, onun rejiminin sonunu işaret etmektedir. Bu ulusun insanları ile birlikte bizler, elimiz kolumuz bağlı durmayacağız.”

Güney Kore’deki siyasi kriz, aşırı sağcı hükümetlerin işçilerin ve halk kesimlerinin yaşadığı büyük sosyal sorunları çözmediğini, aksine daha da kötüleştirdiğini gösteriyor. Düşük ücretler, güvencesizlik ve özellikle gençleri etkileyen ciddi konut krizini, Kore gerçekliğinin kaçınılmaz bir yansıması olan ödüllü gişe rekortmeni Parazit filminde ve popüler dizi Squid Games‘de görmüştük. Sheffield Üniversitesi’nde Kore Çalışmaları profesörü olan Sarah A. Son’a göre, 2021 yılında bu dizi yayınlandığında, 51,7 milyon nüfuslu Güney Kore’de hanehalkı borcu GSYH’nin %100’ünü aşarak Asya’daki en yüksek seviyeye ulaşmıştı. Ülkenin en çok kazanan %20’lik kesiminin net serveti, en az kazanan %20’lik kesimin net servetinin 166 katı ve bu eşitsizlik 2017’den bu yana %50 arttı.

Bu senaryoda işçi sınıfı, halk kesimleri ve gençlik, kapitalizm ve hükümetler tarafından dayatılan ekonomik ve sosyal krizden bir çıkış yolu bulmak için örgütleniyor. İnsan onuruna yaraşır ücret ve emekli maaşları, barınma hakkı, güvenli ve istikrarlı çalışma koşulları için mücadele ve demokratik hakların savunulması gibi talepler, devam eden mücadelelerin itici gücünü oluşturuyor. Hükümeti yenilgiye uğratmak ve Yoon Suk Yeol’un devrilmesini sağlamak bir bütün olarak işçi sınıfının temel görevidir. Bu görevde, emekçilere kemer sıktıran ve demokratik özgürlüklere saldıran yeni aşırı sağcı hükümetlerle nasıl baş edileceğine dair mücadeleleriyle tüm uluslararası dayanışmayı hak ediyorlar.

Ezequiel Peressini, İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) Arjantin seksiyonu Izquierda Socialista (Sosyalist Sol)

05 Aralık 2024

Yorumlar kapalıdır.