Müjde: Mesele sadece seçim değil!
Erdoğan, 16 yıllık AKP iktidarının en önemli özelliğinin sosyal devletin gerekliliklerini yerine getirmek olduğunu iddia etti ve sözümona müjdeleri birbiri ardına sıraladı.
*Düzenli sosyal yardım alan yoksulların 150 kilovat saate kadar olan elektrik tüketimini devlet karşılayacak,
*Kredi kartı borcu olanlara Ziraat Bankası’ndan kredi hakkı tanınacak,
*Halkbank esnafa, Ziraat Bankası ise çiftçiye kredi dağıtılacak.
Vaatlerde seçim kaygısının olduğu açık olsa da sorun bununla sınırlı değil. Devletin yoksulları kollamak ve yoksulluğa savaş açmak gibi bir görevinin olmasını herkes ister. Ancak sistem o kadar işçi düşmanı ki yardımı dahi sadece zengine katkı için.
Erdoğan ülkeyi şirket gibi yönetmek istediğini hiçbir zaman gizlemedi. Köprü inşaatları bunun en iyi göstergesi. Öyle ki, vergilerimiz köprüyü yapan inşaat şirketlerine gitti. Bu şirketler gelir vergisi ödemediler. Üstelik köprülerin işletmesine de aldılar. Devlet geçiş garantisi verdiğinden hiç risk almamış oldular. Günlük 40 bin araç geçiş garantisi verilen Osmangazi Köprüsü’nün işletmecisine vergilerimizden yılda 1,3 milyar TL gönderiliyor. Erdoğan’ın müjdeleri bu düzene birebir benziyor. Şöyle ki;
*Elektrik fiyatları o kadar arttı ki elektrik tüketiminin azalmasından korkuluyor. Bu yüzden enerji patronları AKP’yi santral kapatmakla ve yeni santraller inşa etmemekle tehdit ediyor. Öyle ya, 2,5 milyon hane yerli ve emperyalist şirketlere fatura ödeyemeyecekse, enerji tüketimi azalacaksa niçin Türkiye’ye yatırım yapsınlar? İşte Erdoğan burada devreye giriyor: Patronlara 2,5 milyon hanenin elektriğinin alım garantisini veriyor.
*Ziraat’ten borç ödeme için kredi almanın zorlu kriterlerini şimdilik bir kenara bırakalım. Bankalar kredi kartı borçlarını temin edemediği için batma tehlikesi yaşıyor. Erdoğan da aslında yerli ve emperyalist bankaların kredilerini sigortalıyor. Nereden? Bizden alınan vergilerden.
*Çiftçiye/esnafa açılan kredinin ise bir manası yok. Her gün yeni bir vergi gelirken tarım ürünleri ithalatından artık vergi alınmayacak. Tarımın bu koşulda ilerlemesi mümkün değil. Krediyi almaya cesaret eden çiftçi de toprağını terk etmeden önce ucuz, tohum vermez ve toprağı zehirleyen İsrail tohum ve gübrelerine yönelecek. Bu kredi de İsrail’e gidecek.
Ama yok, AKP işçi dostu olmamak için her şeyi yapıyor. İsrail tohumlarını bile yiyor, yediriyor. Aynı zamanda patrona yardımcı olmak için garibana yardım ediyor gibi görünüp bizim vergilerimizi para babalarının hesaplarına havale ediyor.
Çözüm elbette ki mevcut. Patronlara para vermek yerine elektrik hatlarını yenileyerek yüzde kırka varan enerjinin kaybolmasını engellemek, böylece elektriği ucuzlatıp istihdam yaratmak, bir tarım programı çıkarmak pekâlâ mümkün. Ama bu sistemle değil. Çünkü Tek Adam rejimi tüm gücünü sadece patronları sevindirmek için kullanıyor.
Yorumlar kapalıdır.