“Barış Pınarı”nın ardından…
Saray rejimi ve Cumhur İttifakı açısından tablo giderek kötüleşiyor. TÜİK’in güvenilirliği giderek sorgulanır hale gelen rakamları dahi ekonomideki korkunç tabloyu ortaya koyuyor. Dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 14’e ulaşmış durumda. Genç işsizlik oranı ise yüzde 27,4 ile tarihi zirvesinde. Enflasyon oranı, Damat Bakan’ın beğenmediği sonuçlar çıkartan TÜİK yöneticilerini kovmasının ardından yüzde 8,5 olarak açıklanırken, devletin kendi alacaklarına önümüzdeki yıl için yüzde 22 zam yapması, gerçek enflasyon hakkında bir fikir veriyor. Faturalara yansıyan zam ise yüzde 50 civarında! Ne var ki, önümüzdeki yıl için ücretli çalışanlara, gerçekleşen değil “beklenen enflasyon” üzerinden zam yapılacak.
Ekonomideki çöküş, toplumsal yıkım olarak karşımıza çıkıyor. Sefaletin giderek yaygınlaştığı, çaresiz kalan ailelerin intihar etmekten başka çözüm bulamadığı örneklerin yaşandığı bir çöküşten bahsediyoruz. Bu toplumsal yıkım, politik alanda da karşılığını buluyor. AKP içerisindeki çatlaklar derinleşiyor. Yeni partilerin 2020 başında kurulması bekleniyor. Öte yandan, AKP’nin MHP’ye olan bağımlılığı giderek artıyor. AKP bir yandan MHP karşısında giderek daha fazla oy kaybı yaşarken, diğer yandan, iktidarını sürdürebilmesi için MHP’ye muhtaç durumda.
İşte bu tabloyu tersine çevirmek ve çürümüş iktidarının ömrünü uzatabilmek için Cumhur İttifakı’nın elindeki en önemli koz olan Kürt düşmanlığı yeniden devreye sokuldu. “Barış Pınarı Harekâtı” ile ekonomik yıkım tablosunun üzeri örtülmeye ve milliyetçi histeri dalgası yaratarak Saray rejimine yeniden güç kazandırmaya çalışıldı.
Yapay bir “beka” ve ulusal tehdit söylemleriyle, ABD ve Rusya’dan alınan icazetlerle ve pazarlıklarla, Fırat’ın doğusunda 2 bin 200 kilometrelik alan TSK’nin kontrolüne girdi. Bu arada, Saray rejimine muhalif kesimler yeniden vatan haini ilan edildi. HDP’ye dönük saldırılar yeni bir ivme kazandı. Seçimlerde HDP karşısında ağır bir yenilgi alan Saray koalisyonu, seçimlerde elde edemediğini, yeniden kayyumlar atayarak sağlamaya çalıştı. Operasyonun başlamasının ardından 3’ü büyükşehir belediyesi olmak üzere toplam 24 HDP belediyesine kayyum atandı ve 14 belediye başkanı tutuklandı. Belli ki, Saray rejimi adım adım bütün HDP belediyelerine kayyum atamayı ve HDP’yi seçimlerde kazanmış olduğu bütün belediyelerden silmeyi hedefliyor. HDP’yi bir iç düşman gibi göstererek Saray ittifakı, baskı uygulamalarını meşrulaştıracak bir bahane bulmaya ve HDP’yi siyaset yapamaz hale getirmeye çalışıyor.
Savaş tamtamlarının çalınmasıyla, Saray ittifakı bir an için istediğini elde eder gibi oldu. Çöküş tablosu gündemden kalktı ve milliyetçi hezeyan eşliğinde Suriye operasyonu temel gündem konusu haline geldi. AKP başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez “başkomutan” şapkasıyla arz-ı endam etti. Ne var ki, ABD ve Rusya’yla yürüyen müzakerelerle, operasyonun beklenenden kısa sürmesi ve ABD ve Rusya’yla bir anlaşmaya varılmasının ardından, harekât, ülke gündeminin temel konusu olmaktan hızla uzaklaştı. Yarattığı yıkım tablosuyla yeniden baş başa kalan Cumhur ittifakı, “CHP’ye kumpas”, “Millet İttifakı’nı bölmek” gibi Saray entrikalarıyla, yani bir dış operasyona göre daha mütevazı çabalarla gündemi yönlendirme telaşında.
Ekonomik yıkımın faturası giderek daha görünür hale gelirken, Saray ittifakının çıkış planı emekçi halk üzerindeki kemer sıkma politikalarını daha da artırmak, çevreyi ve doğayı tamamen talan etmek ve kamusal kaynaklar üzerindeki yağmayı derinleştirmekten ibaret. Hayat pahalılığının ve işsizliğin geldiği dayanılmaz nokta karşısında, emekçiler asgari ücret zamlarına ve metal işçilerinin MESS’le yürüttüğü toplu sözleşmeye kilitlenmiş durumda. Ancak bu süreçlerden elde edilecek kazanımlar, yaşanan toplumsal yıkımın etkilerini biraz olsun hafifletebilir ve yeni saldırı planlarının önüne geçebilir. Bu dönemde emek örgütlerinin, sendikaların hiç olmadığı kadar bir arada durması ve bir mücadele planı örmesi yaşamsal önem taşıyor. Saray ittifakı çözülürken, emekten ve demokratik haklardan yana bir siyasal çıkış ancak birleşik mücadelenin ve patron partilerinden bağımsız bir siyasal seçeneğin yükseltilmesiyle mümkün olabilir.
Yorumlar kapalıdır.