Barolar Birliğinde yeni dönem
Baroların yoğun itirazına rağmen çoklu baro düzenlemesini içeren kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla yasalaştı. Erdoğan yönetiminin en hararetli savunucularından Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, yarım ağızla yasaya karşı olduğunu ifade etmişken, teklifin yasalaşmasının ardından bu düzenlemeyle barolardaki vesayetin kırıldığını ilan etti! CHP ise düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıklamakla yetindi. Saray’ın emriyle yasalaşan bu düzenlemenin neler içerdiğine daha yakından bakalım.
Nedir bu çoklu baro rejimi?
Çoklu baro rejimini, AKP’nin iktidarı boyunca yetki ve inisiyatifi ele geçiremediği tüm alanlarda uyguladığı böl-yönet stratejisinin bir parçası olarak tarif edebiliriz. Baroların kuruluş ve seçim usullerini yeniden düzenleyen bu tasarıyla, 5 binden fazla avukat bulunan illerde en az 2 bin avukatın üye olması şartıyla birden çok baronun kurulmasının önü açılacak. Üye sayısı 5 bini aşan illerin yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir olduğu düşünüldüğünde, tasarının özellikle bu üç ildeki baro yapısını hedef aldığı anlaşılıyor. Baroların çoğulcu hale getirilmesi iddiasıyla TBB genel kurul yapısı her 300 avukata 1 delege yerine, her 5000 avukata 1 delege düşecek biçimde değiştiriliyor.
Dolayısıyla, baroların çoğulcu hale getirilmesi bahanesiyle dayatılan bu sistemin amacının, iktidar karşıtlığıyla bilinen bu üç baroya alternatif baroların kurulmasını sağlayarak bunların temsil gücünü azaltmak, onların TBB’deki ağırlığını kırmak ve bu yolla toplumsal muhalefeti tamamen susturma yolunda önemli bir mevzi elde etmek olduğu açıktır. Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı’nın kadın ve toplumsal cinsiyet (homofobik) açıklamasına tepki göstermesi üzerine tasarının gündeme gelmesi bile iktidarın amacının farklı sesleri yok etmek olduğunu gösteriyor.
Bu değişikliği, bütün meslek kuruluşlarına dönük saldırının bir parçası olarak okumak gerekiyor. Hükümetin hedef tahtasında yalnızca barolar değil, bir türlü yönetimlerini ele geçiremediği Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipler Birliği (TTB) gibi kurumlar da var.
Çoklu baro rejimi sadece avukatları ilgilendiren bir plan değildir
Çoklu baro rejimi elbette öncelikle avukatların mesleki ve özlük haklarını neoliberal politikalar aracılığıyla gasp etme gayretiyle “rekabet gücü”, “çoğulculuk” gibi kapitalizmin favori kavramlarıyla baroları bir pazar yeri haline getirme hamlesidir.
Ancak bu hamle hukuki güvenliğin kalmadığı, “adil yargılanma hakkı” gibi en temel hukuk ilkelerinin dahi çiğnendiği, insanların herhangi bir delil gösterilmeden yıllarca hapiste tutulduğu günümüz Türkiye’sinde sadece avukatları ilgilendirmiyor.
Barolara yapılan saldırı aynı zamanda halkın hak arama özgürlüğü ve hukuk güvenliğine de yapılmaktadır. Çoklu baro rejiminin barolara halihazırda katacağı hiçbir şey olmadığı gibi, kaybettireceği sadece avukatlar ve avukatlık mesleğine değil toplumsal muhalefetin ve sınıfın kazanımlarına da dönük olduğu için savunma hattını birlikte örmek elzemdir. Bu saldırıyı sadece baro başkanlarının dahil olduğu eylemler durduramaz. Başta sendikalar ve TMMOB, TTB gibi meslek örgütleriyle birlikte ortak bir mücadelenin örgütlenmesi, tüm işçi ve emekçi örgütlerinin bağımsız bir sınıf politikası ekseninde iktidarın antidemokratik politikalarına ısrarlı bir biçimde karşı çıkmaları hayati önemdedir.
Yorumlar kapalıdır.