THY ile Hava-İş işçi düşmanlığında anlaştı!
Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’ın “Türkiye’nin en değerli markası” seçtiği Türk Hava Yolları’nda (THY) son dönemde yaşanan kriz pandemiyle ilişkilendirilse de bu süreç, krizin ötesinde, alınan yeni kararlarla çalışanlar için ciddi endişeler barındırıyor.
Pandeminin açığa çıktığı mart ayından beri yaşanan sürece şöyle bir göz atalım. Öncelikle, yerde çalışan personel idari izne çıkarılarak uzaktan çalışma dönemi başladı. Devamında uçuşlar yavaş yavaş durdu, öte taraftan da iştirak olan Turkish Cargo’nun yolcu uçakları ile kargo taşındı ya da tahliye uçuşları gerçekleştirilmeye devam edildi.
Dünyada havacılık sektörünün yaşadığı ağır krizin faturası ivedilikle çalışana kesilmeye başladı. Öncelikle “en yüksek maaşı alan” diye tabir edilen, en ağır ve riskli şartlarda çalışan kabin ve uçuş personelinin aldığı harcırah, yol ücreti gibi zaruri kalemlere tasarruf tedbiri şeklinde müdahale edildi. Devamında ise kısa çalışma ödeneğinden (KÇÖ) üç ay yararlanılmak suretiyle çalışanların işsizlik fonlarından kullanılmaya başlandı. Bildiğimiz üzere haziranda süresi dolan bu ödeneğin Cumhurbaşkanı tarafından aylık periyotlarla sektörel bazlı uzatılması da THY yönetimini destekler nitelikte olmuştu. Yönetim ve sendika, KÇÖ uzadıkça giderek artan belirsizliği aşmak ve sözde istihdamı korumak için konuyla ilgili net bir karar almak adına tekrar masaya oturdu. Fakat görüşmelerde uzlaşı sağlanamadı ve fatura yine çalışanlara kesildi.
Teklife göre, Ağustos 2020 itibarıyla 2018 yılı birinci altı ay zammı sonrasında oluşan diğer ücret ve ödemeler uygulanacak. Yani 2020 yılı ikinci altı ay zammı sonrasında oluşan ücret ve diğer ödeme tutarları üzerinden yüzde 50’ye varan oranlarda ücret kesintisi yapılacak. İkramiyeler 2021 yılı da dahil olmak üzere ödenmeyecek. Kısaca teklif, ücret rejimini değiştirmeyi dayatıyor. Aynı zamanda, bir sonraki TİS’te 2018 maaşı üzerinden zam yapılma hususu da muğlak bırakıldı.
Ülkenin ekonomik durumuna ve en basitinden enflasyona baktığımızda bu maaşın çalışanlara ağır bir darbe olduğu aşikâr. Ülkelerin sınırlarını açmış olduğu, uçakların doluluk oranları ve Turkish Cargo’nun kârlılığı göz önüne alındığında; yapılan teklif pandemiyi fırsata çevirmek ve yüksek risk taşıyan havacılık sektörü çalışanları açısından yeni bir çalışma rejimi anlamına geliyor. Hava-İş ise masada ilgili teklifi reddetmiş olsa da hâlâ net bir alternatif teklifte bulunmadı. Ancak son gelişmelere göre, Cumhurbaşkanı’nın araya girmesiyle THY’nin 2008 sözleşmesini dayattığı “işçi düşmanı” teklifte uzlaşma sağlandı! Yani Hava-İş yönetimi üyelerini “savunan” söylemlerine rağmen THY’nin çıkarından yana tutum aldı.
AKP iktidarı 2012 yılında havacılıkta grevi yasaklamış ve THY yönetimi pandemi sürecinde sendikayı ziyaret eden 10’un üzerinde kıdemli kaptan pilota “Uçuş Durdurma Cezası” vermişti. Süreç hakkında görüşlerini aldığımız bir havayolu çalışanının ifade ettiği gibi: “Havacılık işçilerinin mücadelesi uzun zamandır baskı ve yasaklarla engellenmeye çalışılıyor ve şimdi bu yolla pandemi süreci de kötüye kullanılarak çalışanlara sefalet ücretleri dayatılıyor.”
Yorumlar kapalıdır.