Neuralink, ölümsüzlüğün anahtarı mı?
Birkaç yıl önce dizide veya filmde görsek “olmaz canım bu kadarı da” diye düşüneceğimiz olgular bir bir günlük hayatlarımıza girmiş durumda. Maske günlük hayatımızın bir parçası oldu ve küresel ısınma her yıl etkisini daha çok hissettiriyor. Yaşadığımız bölgelerde her sene sıcaklık rekoru kırılırken, mevsimlerin değiştiğini şimdiden gözlemlemeye başladık. Mesela 2020 yılı için tüm Türkiye’de eylül ayının ağustostan daha sıcak geçmesi bekleniyor. Tüm bunlar olurken, yüz yılın girişimcisi, vizyoner, işçi düşmanı, milyarder Elon Musk yeni oyuncağı, Neuralink’i geçtiğimiz günlerde tanıttı. Beyin-Makine Arayüzü (BMI) adı verilen teknolojiyi kullanacak bu yeni aletin bizlere neler getireceğine beraber bakalım.
“Önceliğimiz sağlık, ama…”
2016 yılında Elon Musk’ın da dahil olduğu bir ekiple ortaya çıkan Neuralink şirketi, kendi adını taşıyan araç ile başımıza yerleştirilecek çip üzerinden beyin ve makineler arasında bir erişim teknolojisi geliştirmeyi hedefliyor. Neuralink öncelikle felçli hastaların tedavisinde, hastaların hayata geri dönmeleri için geliştiriliyor. 3000’den fazla elektrot ile kafamızın üstüne yerleştirilmesi planlanan implant sadece robotların yapabildiği hassas ameliyat ile takılabilecek. Geçtiğimiz yıl domuzlar üzerinde denenmeye başlayan Neuralink’in, bu yılın sonuna kadar insanlar üzerinde denenmesi için izin alınmaya çalışılıyor.
Matrix’e uyanmak
Matrix filmini izleyen hatırlayacaktır, yapay zekânın yükselişi ve insanlarla olan mücadelesi sonucunda insanlar, simüle edilmiş sanal bir dünyaya kapatılmış ve jeneratörlere enerji sağlamak için kapsüllerinde yaşam mücadelesi veriyorlardı. Şu an bunu gerçekleştirebilecek bir yapay zekâ olmasa da BMI gibi teknolojilerle buna neden olacak süreci başlatıyor olabiliriz. Ayrıca çift yönlü erişim sağlaması öngörülen bu araçların algımızı, fikirlerimizi, hatta vereceğimiz kararları da etkileyebileceğini öngörebiliriz. Halihazırda kullanmakta olduğumuz teknolojiler bizi daha çok sanallaştırırken, Neuralink gibi yeniliklerin doğru bir şekilde kontrol edilmezse tamamen devlet ve şirketlerin yararına kullanılabileceğini, manipüle edileceğini tahmin etmemiz yanlış olmaz.
BMI veya benzeri yeniliklerle gelecekte düşüncelerimizi, karakterimizi tamamen makinelere, bilgisayarlara aktarmanın yolunu bulacağız, hatta belki de ölümsüzlüğün yolunu sanallaşma ile sağlayacağız. Küresel ısınma, savaşlar, hatta son korona salgınıyla da gördük ki, insanlığın geleceği şu anki sisteme yani kapitalizme bırakılabilecek bir konu değil, çünkü temelinde kâr odaklı bir anlayış bizlerin geleceğini düşünemez. Matrix veya daha kötü distopyalara, krizlere uyanmamak için kâr odaklı olmayan, denetlenebilir, kamulaştırılmış politikalara, vizyonlara ihtiyacımız var. Yoksa yazının başında da belirttiğim kötünün normalleşmesi çok da uzak değil.
Yorumlar kapalıdır.