Temel görev: Emek İttifakının inşası

Erdoğan uzunca bir süredir ekonomiye ilişkin yaptığı açıklamalarda “her yeni ayın bir öncekinden daha iyi olduğu döneme gireceğimizi” söyleyip duruyor. Yaklaşık 2 yıldır tekrarlanan bu sözlerin asıl sahibi ise Damat Bakan Berat Albayrak’tı. Kendisi “gelecek her ayın bir öncekinden” daha iyi olacağını ısrarla vurguladıktan sonra, “Allah sonumuzu hayır etsin” deyip ortalıktan kaybolmuştu. Saray ve yakın çevresinde bu “iflah olmaz iyimserlik hali” hüküm sürerken, biz emekçiler açısından ise yaşadığımız ekonomik yıkım, uzunca bir süredir “her ay bir öncekinden daha derin” hale geliyor.

Erdoğan yönetimi ekonomik yıkımın nedeni olarak “dış güçleri” adres göstermeye çalışıp bir muhalefet lideri gibi ekonomik vaatler sunsa da, içinde bulunduğumuz derin sefaletin sorumlusunun 20 yıllık AKP iktidarı olduğu emekçi halkın giderek daha geniş kesimlerinin ortak görüşü haline geliyor ve Tek Adam rejimine dönük nefret yaygınlaşıyor. Erdoğan yüzde 11’lik büyümeyle övünmeye çalışırken, iktidarının emek düşmanı politikaları sonucunda hayat pahalılığı, sefalet ücretleri, işsizlik, ödenemez faturalar toplumun geniş kesimlerinin temel gündemini oluşturuyor.

Saray rejiminin ekonomi politikaları aynı zamanda ülke ekonomisini dünyanın en kırılgan ekonomilerinden birisi haline getirmiş durumda. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası yaşanan gelişmelerden, Rusya ve Ukrayna’nın ardından en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olması bu durumun açık bir örneği. İşgalin başlamasıyla TL, Rus rublesinin ardından en fazla değer kaybeden para birimi oldu. “Düşük faiz” politikası adına Damat Bakan döneminde harcanan 128 milyarlık Merkez Bankası rezervinin ardından, şimdi iflas eden bu politika doğrultusunda yeniden milyarlarca dolarlık rezerv harcanarak TL’nin değeri geçici olarak korunmaya çalışılıyor. Dahası “kur korumalı mevduat hesabı” politikasının Hazine’ye faturası şimdiden 23 milyar TL’ye (eski parayla 23 katrilyon) ulaştı.

İflas eden ekonomi politikası yalnızca hayatımıza derin bir sefalet olarak yansımıyor, aynı zamanda ülkenin emperyalizm ve bölgesel güçler karşısında daha bağımlı ve kırılgan hale gelmesine neden oluyor. İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yönetimine yıllardır sözde meydan okuyan Erdoğan yönetimi, şimdi birtakım ekonomik yardımlar adına bu iki ülke karşısında da diz çökmüş durumda. 15 Temmuz’un faili olarak suçladıkları BAE prensi Muhammed bin Zayid’in önüne Türkiye’de “turkuaz halı” sermelerinin ardından, bizzat Erdoğan BAE’yi ziyaret ederek içeriği belli olmayan anlaşmalara imza attı. Benzer şekilde, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Türkiye’ye davet ediliyor. Dış politikadaki iflasın en açık göstergesi ise, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle açığa çıktı. Yıllardır yüksek perdeden maceracı, yayılmacı ve tehlikeli bir dış politika sürdüren Erdoğan yönetimi, gerek Rusya gerekse de Batı güçlerine olan derin bağımlılığı dolayısıyla Rusya’nın işgaline işgal demekten dahi çekinir hale geldi. Rusya’nın Ukrayna’ya dönük saldırganlığı ve işgalini “kriz” olarak tanımlayan Erdoğan, kimsenin umursamadığı arabuluculuk teklifleri sunmaktan öteye gidemedi.

Bu gelişmeler yaşanırken, Millet İttifakı ve çevresindeki partiler “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e ilişkin programlarını açıkladı. İçinde “işçi”, “sendika”, “İstanbul sözleşmesi”, “Kürt halkı” ifadelerinin bir kere dahi anılmadığı metinle “6’lı İttifak”, derin bir sefalete ve baskı uygulamalarına terk edilen kitlelere sabırla seçimleri beklemelerini vaaz etmeye devam ediyordu. Bunun karşısında ise onlarca işyerinden binlerce işçi sefalet zamlarına, işten çıkarmalara, sendika düşmanlığına karşı yeni bir mücadele dalgasının öncüsü haline geliyor. Çevresel yıkıma karşı ayağa kalkan köylüler, kadın cinayetlerine ve çifte sömürüye karşı sokakları dolduran kadınlar Tek Adam rejiminden çıkışın seçimleri beklemekle değil, kitlelerin seferberliğiyle gerçekleşebileceğini ortaya koyuyorlar. Sosyalistlere, emek örgütlerine düşen temel görev de, bu baskı ve sömürü düzeninden çıkışı kalıcı hale getirebilecek bir emek ittifakını inşa etmek olmayı sürdürüyor.

Yorumlar kapalıdır.