Sınır ötesi operasyonlara son! Çözümün yolu demokratik hak ve özgürlüklerin tanınmasıdır!

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesinde yeni bir sınır ötesi askeri operasyon gerçekleştiriyor. Türkiye’nin birliği ve huzuru için yapıldığı öne sürülen bu tür sınır ötesi operasyonlar gerçekte, ekonomiden demokratik hak ve özgürlüklere, halklar arası düşmanlığı körüklemekten bölgesel savaş dinamiklerine her alanda sorunları daha da derinleştirmekte.

Mevcut iktidar yaşadığı çoklu krizi baskı ve savaş politikaları ile aşmaya çalışıyor. Halihazırda 2022 bütçesinde 246 milyar liralık kaynağın silahlanmaya ayrıldığı, sınır ötesi operasyon ve örtülü ödeneklerle bu bütçenin 350 milyara çıktığı ifade ediliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik kriz, hayat pahalılığı ve yoksullaşma sürecinde, kaynağın işçi ve emekçilere değil savaşa ayrılması ülke bütçesinde devasa bir delik ve yoksul halkların hanesine yazılan yeni bir fatura olma özelliğini taşıyor.

Bu güvenlik politikası, iktidarın seçim sürecinde öngördüğü oy kaybı ve içinde bulunduğu siyasal kriz ile yakından alakalı ve bu durum Kürt siyasi hareketi hedef alınarak aşılmaya çalışılıyor. Bilhassa seçilmişlerin dokunulmazlıklarını kaldırmaya dönük hamleleri, HDP’ye yönelik süregiden kapatma davası ve binalarına dönük saldırılar, kayyum politikası ile denetim altına alınmaya çalışılan belediyeler planlı bir kriminalizasyon siyasetinin uygulandığını gösteriyor. Bir yandan da başta Demirtaş olmak üzere Kürt hareketinden onlarca siyasetçinin tutukluluğunun sürdürülmesi ve süregiden binlerce soruşturma ve düzmece dava ile cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, mevcut rejimi karakterize eden ve varlığını sürdürmesi için ihtiyaç duyduğu antidemokratik ve baskıcı uygulamaları oluşturuyor.

AKP-MHP iktidarı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dolayısıyla oluşan uluslararası durumdan faydalanarak sınır ötesi operasyonlara hız veriyor. İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi bölgenin en gerici hükümetleriyle “normalleşme” çabasında olan iktidar, söz konusu olan Kürt meselesi olduğunda, baskı ve savaş politikalarını derinleştirmeye çalışıyor. Açıkça yanlış olan bu politikanın arkasında herkesi “ama”sız şekilde hizalamaya zorlayan bir iktidar anlayışı mevcut. Bu anlayış esas olarak iktidarın demokratik siyaseti nefessiz bırakma ve mevcut başarısızlıklarını örtme amacını taşıyor. Batırdıkları ekonomiyi ve gerçekleştirdikleri yağmayı bu tür milliyetçi köpürtme yöntemleriyle örtme çabasını görüyor ve kabul etmiyoruz.

İktidar geçmişte olduğu gibi şimdi de bu tür sınır ötesi askeri operasyonların kaçınılmaz, gerekli ve sonuç alıcı olduğunu iddia ediyor. Oysa 40 yıllık bilanço böyle olmadığının kanıtı. İktidarın karşısında olduğunu söyleyen 6’lı İttifak’ın da bu operasyon karşısında hiçbir eleştirisinin olmadığını ortaya koymak gerekiyor. Dış politika iç politikanın devamıdır; bundan dolayı Millet İttifakı’nın dış politikada rejimin izinden gitmesi, onun iç politikaya dönük sözde demokratik önerilerinin de politik ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. Nitekim bu operasyonun da taşlarını döşeyen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak ve Suriye’de operasyon yapmasının yolunu açan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi geçtiğimiz yılın sonunda TBMM’de CHP ve HDP’nin “hayır” oylarına karşı AKP, MHP ve İYİ Parti’nin “evet” oylarıyla kabul edilmişti.

İktidarlar değişir ama halklar birlikte yaşamaya devam eder. Dünün yanlışları bugünkü sorunları yaşamamıza neden oluyor. Ne kadar büyük bedelleri olduğu ortada. Ekmek küçük. Özgürlük sınırlı. Gelecek belirsiz. Bugünün yanlışları da yarınlarımızı esir almasın. Sonuçta sorunu nasıl tarif ederseniz çözümü ona göre ararsınız. 40 yıl boyunca bugün yapılan şey yapıldı. Sonuç ortada.

Türkiye’de herkesin barış ve huzur içinde, eşit ve özgür koşullarda, onurlu bir şekilde yaşamasını istiyoruz. Buna uygun politikalar üretmeye çalışıyor, bu yöndeki gelişmeleri destekliyor, aksi yöndeki yaklaşım ve tutumlara karşı çıkıyor ve mücadele ediyoruz. Her zaman gerçek ve kalıcı çözümün yanındayız. Bu çerçevede diyoruz ki; sınır ötesi askeri operasyonlar çözüm değildir. Bu operasyonlar son bulmalı, Kürt halkına dönük baskı politikalarına son verilmeli, demokratik hak ve özgürlükler derhal tanınmalıdır. Bütün bunlar ancak emekçi halkların kardeşliği ve ortak mücadelesiyle sağlanabilir.

Yorumlar kapalıdır.