Çankaya Belediyesi emekçisi: “Geçinemiyoruz”
Ankara’da Çankaya Belediyesi emekçileri, belediye tarafından yemekhane yemek fiyatlarına yüzde 100 oranında zam yapılmasını protesto ediyor ve ek protokol ile ücretlerinde iyileştirme talep ediyorlar. Çankaya Belediyesi’nden bir işçinin mektubunu okurlarımızla paylaşıyoruz.
Herkes gibi biz Çankaya Belediyesi emekçileri de iktidarın yanlış politikalarından nasibimizi almış bulunuyoruz. Tabii ki de bu tek taraflı değil! Patronun iktidarı, muhalefeti olmuyor. Ortalık yangın yeriyken, çok derin bir ekonomik kriz yaşarken ve her geçen gün biraz daha yoksullaşırken, TÜİK verilerinin yalancı olduğunu söyleyen belediye başkanının kendi evinin mutfağı olan belediye yemekhanesinde bir yıl içinde ikinci defa zam yapması ve bu zammın yüzde 100 olarak yansıması, kısacası bizlere verdiği “Benim mutfağımdaki yangın bu şekilde bile sönmüyor” mesajı üzerine “GEÇİNEMİYORUZ” diye avazımız çıktığı kadar haykırıyoruz.
Tabii ki de biz emekçilerin çok önemsediği, tarihine saygı duyduğu ve önünde eğildiği bir sendikası var ve bunu göğsümüzü gere gere söylüyoruz. İyi ki DİSK/Genel-İş var, fakat bizim yöneticilerimiz maalesef ki değerlerinden, tarihinden, mücadele anlayışından çıkmış durumda. Dilim varmadan yazıyorum: Sendika, “sarı sendika” olma yolunda tam sürat yol almakta. Herkes Tek Adam rejimine karşı iken Tek Adam rejimi, Çankaya Belediyesi’nde başkan yardımcılarından müdürlere, il ve ilçe yönetiminden derneklere hatta muhtarlara kadar nüfuz etmiş şekilde kol geziyor. Televizyon programlarında “benim işçim” adı altında mesaili ücretlerden söz edilirken bir tane eleştirel mesaj ve telefon bağlantısı bile kabul edilmeyip, biz onurlu Çankaya Belediyesi işçilerini, gururla giydiğimiz iş kıyafetlerimizle birlikte itibarsızlaştırmayı, halkın önüne atmayı o kadar iyi başardılar ki eserleriyle ne kadar övünseler azdır.
Bizler yıllardır biat kültürüne, tek adam vesayetlerine karşı çıkmış emekçiler olarak “sel gider, kum kalır” diyoruz. Geriye dönüp bakın bakalım, kaç belediye başkanı ve tebaasının ismini biliyor hem emekçiler hem de vatandaşlar? Sendikalara gelince; işçileri basamak olarak kullanmayı bırakın, arka bahçe olarak üzerimizden geçmelerine izin vermeyin artık! Topluma ışık olun; 10-20 kişiyle, belirtilen yerlerde basın açıklaması yapmaktan vazgeçin. Gerekiyorsa üretimden gelen gücümüzü kullanın, asgari ücret denilen açlık sınırındaki ücret ile çalışan toplumun yüzdesini 1-2’ye indirin, özellikle örgütlü olduğunuz işyerlerinde işverenleri insanca yaşanacak ücretlere teşvik edin. İktidarın yönetimini yanlış bulduğunuzu söylüyorsunuz ya, gerçekten bunun öncülüğünü yapın. Enflasyonun yüzde 200’ü aştığı ülkemizde yüzde 25-40’lık ücret zammını hiçbir emekçiye reva görmeyin. Bizleri yalnız bırakmayın, hepinizi göreve davet ediyoruz.
Yorumlar kapalıdır.