Kadınlar hakları için mücadeleyi bırakmıyor!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde İstanbul’da valilik kararı ile ulaşım kısıtlandı; Taksim, Karaköy ve çevresi polis ablukasına alındı. Fakat rejimin tüm baskı ve yasaklarına rağmen kadınlar ve lgbti+lar İstanbul dahil birçok şehirde bir araya gelmeyi başardı. Mücadeleden vazgeçmeyen kadınlar birkaç noktada toplanıp pankart açtılar, yan yana durmaktan korkmadıklarını sloganlarla gösterdiler. “Kadınları değil erkek şiddetini engelle”, “Hayatımız bizim aileniz sizin olsun”, “Mücadelemiz engellenemez” pankartları açıldı, Haliç Köprüsü’ne “Kadın Cinayetlerine İsyandayız” pankartı asıldı; basın açıklaması parça parça dahi olsa okunabildi. Yoğun polis ablukası altında “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!”, “Erkek adalet değil gerçek adalet!”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi!”, “Kadınlar birlikte birlikte güçlü!” sloganları yankılandı.
Kadınlar hep bir ağızdan şiddetin her türlüsüne karşı çıkıp omuz omuza dayanışırken bir yandan da devlet şiddetiyle mücadele etmek durumunda kaldılar. O gün yüzlerce kadın ve lubunya gözaltına alınırken darp edildi, ters kelepçeye maruz bırakıldı. Eylemi takip eden gazeteciler ve karakol işlemlerinde kadınlara refakat etmek isteyen avukatlar da bu şiddete maruz kaldı. Gözaltına alınan kadınlardan iki tanesi ise Türkiyeli olmadığı için ayrımcılığa maruz kaldı, geri gönderme merkezine gönderildi ve haklarında sınırdışı kararı çıkarıldı. 25 Kasım Kadın Platformu, eylemde pek çok hak ihlali yaşandığına, gözaltı ve sağlık kontrolleri sırasında şiddetin devam ettiğine dair 28 Kasım’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 30 Kasım’da ise Taksim’deki kadınlara dönük polis şiddetine ilişkin suç duyurusunda bulunarak şiddete sessiz kalmayacaklarını, bunu normalleştirmeyeceklerini belirtti.
Tek Adam rejiminin kadınların sorunlarını çözmeye niyeti hiçbir zaman olmadı. Hatta birçok kez erkek egemen sistemin ayrıcalıklarından nasıl beslenmeye çalıştığını gördük, görüyoruz. Yarattıkları baskı politikaları da bunun birer göstergesi. Ancak baskıları ne denli sertleştirirlerse sertleştirsinler, bizi korkutmak bir yana, bizden daha da korktuklarını anlıyoruz. Çünkü kadın mücadelesinin ne kadar haklı, meşru ve güçlü olduğunun onlar da farkındalar. Bizleri ablukaya alıp, korku iklimi yaratıp sesimizi kısabileceklerini sanıyorlar. Fakat gücümüzün mücadelemizden geldiğini unutuyorlar. Artan hoşnutsuzluğa karşı, kadınların ve lgbti+ların eşit ve özgür yaşamalarını sağlayıp, şiddeti önleyici tedbirler ile etkin ceza politikaları geliştirmek yerine, cevap olarak gün geçtikçe sertleşen politikalarını sunabiliyorlar.
Ne baskıcı politikalarınız bizi sindirir ne de biz mücadelemizden vazgeçeriz! Bir kişi daha eksilmemek için, erkek şiddetinin ve nefret suçlarının önlenmesi için, ekonomik sömürü düzeninin son bulması için mücadele etmeye devam edeceğiz!
Yorumlar kapalıdır.