Aşağıda okuyucularımızla, İDP üyesi ve Boğaziçi direnişçisi Enes Karakaş’ın, TİP listesinden İstanbul 2. bölge milletvekili adayı olarak TİP’in Hisarüstü İrtibat Bürosu açılışında yaptığı konuşmanın metnini paylaşıyoruz.
***
Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Buraya gelirken Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın müebbet hapis cezası talebini gördüm. Buraya gelirken Sırrı Süreyya’nın tutuklanma talebini gördüm. Buraya gelirken Cumartesi Anneleri’nin gözaltına alındığını gördüm. Buradan tekrar edelim: Mücadele dostlarımız, müttefiklerimiz, hepsi serbest bırakılsın. Gözaltılar serbest bırakılsın. Siyasi tutsaklar serbest bırakılsın.
Ben bir Boğaziçi öğrencisiyim; aynı zamanda İşçi Demokrasisi Partisi üyesiyim. Türkiye İşçi Partisi’nin 2. bölgeden milletvekili adayıyım.
Boğaziçi direnişinde belki Kayyum rektörü gönderemedik ama “Kayyum Rektör İstemiyoruz!” talebini kazandık. Yani bugün sokağa çıktığınızda emekçilere sorulsa Boğaziçi Direnişi’nin bir karşılığı olduğunu görebiliriz, Boğaziçi Öğrencilerinin mücadelesi toplumun çoğunluğu tarafından meşru görülürken, iktidarın saldırıları ise gayrimeşru görülüyor. Evet, taleplerimizle istediklerimizi elde edemedik ama taleplerimizi herkese kabul ettirdik, muhatap haline geldik. Bu noktaya gelmemiz de bizlerin yani mücadele edenlerin acil talepleri ekseninde ortak bir mücadele hattını ne kadar hayata geçirebildiğiyle ilgili. Bundan sonrası yine bu acil taleplerimiz üzerinden ortak bir mücadele programına ihtiyaç duyduğumuz kanaatindeyim.
Yargılandığım davalarda hakimlere ve savcılara söylediğimi burada da ifade etmek isterim. Anayasal bir hak olan demokratik protesto hakkımı kullandım çünkü Kayyum Rektör İstemiyorum! Fakat bununla da yetinmiyorum. Kayyum rektör istemediğim gibi üniversitelerde öğrencilerin ve emekçilerin de yönetimde söz hakkına sahip olmasını istiyorum. İşçileri sömüren patronların değil, toplumun çoğunluğunu oluşturan ve bütün hayatı üreten emekçilerin üniversitesini istiyorum. Çünkü biliyorum ki biz öğrencilere nitelikli ve yaşanabilir yurtlar sağlamayan, bizleri sağlığını bozan yemekhanelere mahkum eden ve okumak için güvencesiz-sigortasiz şekilde çalışmak zorunda bırakan bu düzen yani patronların düzeni ihtiyaçlarımızın çözümü değil.
İktidar seçimlerden önce yine bir anayasa dayatmaya çalıştı. Rejimin eski ve yeni temsilcileri yine mecliste olacak. Onların meclisini değil; işçilerin-emekçilerin, emek örgütlerinin, kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin yer aldığı, barajın olmadığı bağımsız ve egemen bir Kurucu Meclis istiyoruz!
Neden adayım? Burada taleplerimizi bir kere daha hatırlatmak istiyorum. Üniversite bileşenlerine demokratik seçme ve seçilme hakkı verilmeli. LGBTİA+fobik, cinsiyetçi, ırkçı bütün uygulamaların önüne geçilmeli. Üniversite kulüplerinin önündeki bütün bürokratik ve antidemokratik engellerin kaldırılmalı, BÜLGBTİ+ başta olmak üzere kapatılan bütün kulüplerimiz açılmalı. Yurt hayatının mevcut cinsiyetçi formu ilga edilmeli. Polis, bütün güvenlik birimleri ile kolluk kuvvetleri kampüslerden uzaklaştırılmalı. KHK’larla ve kayyum tarafından görevine son verilen akademisyenler işlerine dönmeli.
Öğrencilerin en acil demokratik ve sosyal haklarını temel alan kitlesel ve mücadeleci bir öğrenci hareketinin yaratılması için, Özgür Emekçiler Üniversitesi için ama en önemlisi, “Emekçiler Yönetmeli” dediğim için adayım.
Yorumlar kapalıdır.