İDP’li adaylar kendilerini tanıtıyor: Enes Karakaş
İşçi Demokrasisi Partisi, Tek Adam rejiminden emek eksenli bir kopuş seçeneğinin yükseltilmesi için Türkiye İşçi Partisi (TİP) listelerinden seçimlere girme kararı aldı. Bu karar uyarınca İDP, kendi adaylarının tanıtımlarına da başladı. Aşağıda TİP listesinden İstanbul 2. bölge milletvekili adayı olan, İDP üyesi ve Boğaziçi direnişçisi Enes Karakaş’ın kendini tanıttığı metni paylaşıyoruz.
***
Merhaba. Ben Enes Karakaş. 24 yaşındayım. Yıllardır İşçi Demokrasisi Partisi’nde mücadele veriyorum.
Liseden sonra Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandım. Bu süreçte üniversiteye ilk kayyum Mehmet Özkan atanmıştı ve ona karşı mücadelelere katıldım. Bu eylemler sürerken Barış İmzacısı hocalar üniversitelerden ihraç edilmeye başladı. Hocalarımız için destek eylemlerine katıldım.
Çok kısa sürede kendi koşullarını mücadele ederek değiştirmeye çalışan öncü işçilerle tanıştım. Merter’deki tekstil işçilerinin örgütlenmesini takip ettim. DHL işçileri TÜMTİS’te örgütlendikleri için işten atılmışlardı ve buna karşı başlattıkları direnişi birkaç kez ziyaret ettim.
2018 yılında üniversitemde Saray rejiminin dış politikada yayılmacı bir çizgi izlemesini eleştiren demokratik bir protestoya katıldım. Birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef göstermesiyle evlerimiz özel harekat polisleri tarafından basıldı ve 14 Boğaziçi öğrencisi tutuklandı. Ben de bu öğrencilerden biriydim. Aile evim uzun namlulu silahlı polislerce basıldı, yaşlı anneme ve babama kötü muamele edildi.
Gözaltına alınan arkadaşlarıma çıplak arama ve kaba dayak gibi işkenceler uygulandı. Bütün bunlar ve Silivri’de tutuklu kaldığım süreçte yaşadıklarım ve gördüklerim; mevcut sömürü ve zulüm düzeninin bana hayatım boyunca kapitalizme karşı mücadele etmekten başka bir şey bırakmadığını öğretti.
Hayatımın en anlamlı 1 Mayıs’ını Silivri’de kutladım.
Bütün koğuş hep birlikte kâğıtlara tek tek “Yaşasın 1 Mayıs” yazdık ve birlikte bir pankart hazırladık.
Hapisten çıkınca soluğu Flormar ve Cargill işçilerinin direnişlerinde aldım.
2021 Ocak’ında üniversitemize Melih Bulu’nun kayyum olarak atanması, hayatımı değiştiren bir diğer önemli kırılma noktası oldu. “Kayyum Rektör İstemiyoruz!” diyerek başladığımız bu mücadeleye Türkiye emekçilerinden gösterilen destek beni çok mutlu etti ve etmeye de devam ediyor.
Bu seçimlerde Boğaziçi Direnişi’nin mütevazı bir emekçisi olarak adayım.
Yargılandığım davalarda hâkimlere ve savcılara söylediğimi burada da ifade etmek isterim. Anayasal bir hak olan demokratik protesto hakkımı kullandım çünkü Kayyum Rektör İstemiyorum! Kayyum rektör istemediğim gibi üniversitelerde öğrencilerin ve emekçilerin de yönetimde söz hakkına sahip olmasını istiyorum. İşçileri sömüren patronların değil, toplumun çoğunluğunu oluşturan ve bütün hayatı üreten emekçilerin üniversitesini istiyorum. Çünkü biliyorum ki biz öğrencilere nitelikli ve yaşanabilir yurtlar sağlamayan, bizleri sağlığımızı bozan yemekhanelere mahkûm eden ve okumak için güvencesiz-sigortasız şekilde çalışmak zorunda bırakan bu düzen, yani patronların düzeni ihtiyaçlarımıza çözüm üretemez.
Neden adayım? Üniversite bileşenlerine demokratik seçme ve seçilme hakkı verilmesi için, LGBTİ+fobik, cinsiyetçi, ırkçı bütün uygulamaların önüne geçilmesi, üniversite kulüplerinin önündeki bütün bürokratik ve antidemokratik engellerin kaldırılması için, yurt hayatının mevcut cinsiyetçi formunun ilga edilmesi için, bütün güvenlik birimleri ile kolluk kuvvetlerinin kampüslerden uzaklaştırılması için, KHK’larla ve kayyum tarafından görevine son verilen akademisyenlerin işlerine dönmesi için, öğrencilerin en acil demokratik ve sosyal haklarını temel alan kitlesel ve mücadeleci bir öğrenci hareketinin yaratılması için, Özgür Emekçiler Üniversitesi için ama en önemlisi, “Emekçiler Yönetmeli” dediğim için adayım.
Yorumlar kapalıdır.