Tarihte Bu Ay: İlk Onur Yürüyüşü yapıldı

1969 yılının 28 Haziran’ında New York’ta polisin Stonewall Inn barına saldırması ve lgbti+ların direnerek dört gün sürecek Stonewall Ayaklanması’nı başlatmaları, lgbti+ hak mücadelesi tarihinde bir dönüm olarak anılır. Stonewall Ayaklanması’nın akabinde lgbti+ topluluğunun tüm dünyada görünürlüğünü artırmak, hak mücadelesini ve dayanışmasını güçlendirmek üzere 1970 Haziran’ında ilk Onur Yürüyüşü yapılır ve hareket kendisine gökkuşağı bayrağını seçer.

Türkiye’de Onur Haftası ilk kez 1993 yılında “Cinsel Özgürlük Haftası” adı ile kutlanmak istendi, ancak İstanbul Valiliği etkinliklere izin vermedi ve etkinlikler için yurtdışından gelen konukları sınırdışı etti.

İlk kez 2003’te yaklaşık 30 kişi tarafından düzenlenebilen Onur Yürüyüşü, 2015 yılından beri yasaklanıyor. Lgbti+lar yetkili ağızlarca kriminalize ediliyor, devlet eliyle nefret mitingleri düzenleniyor. Nitekim seçim kampanyasının önemli bir kısmını lgbti+ düşmanlığı ve aile kurumunun muhafaza edilmesi üstünden kurgulayan Erdoğan, Kısıklı’daki zafer konuşmasında da lgbti+ları hedef aldı. Hemen ardından Onur Ayı’nı yasaklar, dava duruşmaları ve polis şiddetiyle karşıladık.

29-30 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde, geçtiğimiz yıl 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 70 kişinin dava duruşması görüldü. Öğrencilerin 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefetten yargılandığı dava 2-3 Kasım tarihlerine ertelendi.

2 Haziran tarihinde Ege Üniversitesi’nde yapılmak istenen Onur Pikniği, TÜGVA ve Yeniden Refah Partisi gibi oluşumlar tarafından açıkça tehdit edildi. Emniyet Müdürlüğü’nün pikniğe katılanların güvenliğini sağlayamayacağını bildirmesi üzerine piknik ertelendi. Lgbti+lar, İzmir Barosu önünde konuya ilişkin bir basın açıklaması yapmak istedi. Pikniğe katılanların güvenliğini sağlayamayacağını bildiren İzmir Emniyeti, İzmir Barosu’nu adeta ablukaya aldı; lgbti+lar ve baro önünde bulunan avukatlar darp edildi.

Bu sistemli saldırılar karşısında, “Seçimden sonra ilk işlerimizden bir tanesi aile kurumumuzu anayasal bir zemine oturtmak” diyenlere karşı, aynı somutlukta talepler etrafında örgütlenen kitlesel bir lgbti+ hareketinin, bütün baskılara rağmen güçlü bir mücadele örmesi mümkün. Kapatılmaları seçim vaadi olarak sunulan lgbti+ derneklerinin söylediği gibi; lgbti+ mücadelesi Erdoğan’ın sözlerinden büyüktür ve “Bir kere açıldık, bir daha kapanmayız.”

Lgbti+ların özgür olmadığı bir dünyada özgür olamayacağımızı biliyor ve patriyarkanın yenilgisinin, kadın ve lgbti+ mücadelelerinin birliğinden geçtiğini görüyoruz. Sokakları ve hayatı asla erkek egemen kapitalizme bırakmak niyetinde değiliz. Her evdeyiz; bütün plazalarda, fabrikalarda biz varız.

Onurumuz ve özgürlüğümüz bizimdir. Kutlu olsun Pride!

Yorumlar kapalıdır.