Yeni anayasa özgürlük mü vaat ediyor?

Darbe anayasası da denilen mevcut 1982 Anayasasının yerine, demokratik ve sivil yeni bir anayasa hazırlanması gerektiği söylenegelir. Son dönemde de yeni anayasa, Cumhur İttifakı eliyle yeniden gündeme getirildi. Eylül ayı sonunda TBMM Başkanı Kurtulmuş ile Erdoğan, yeni yasama döneminde anayasa hazırlıklarının hız kazanacağını duyurdular. Peki, bu çalışmadan, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa çıkabilir mi?

Demokrasi ve özgürlük vaat ediledursun, Cumhur İttifakı yönetimi ile rejimin emekçi halkın özgürlüklerini teminat altına alma arayışında olmadıkları icraatlarından açıkça anlaşılıyor. Malum, Ziya Paşa’nın şu beyti meşhurdur: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı”. Halihazırda her kademeden binlerce Kürt siyasetçi, sosyalist ve öğrencinin hak ve özgürlükleri savundukları için tutsak olduğu, işçilerin grev ve sendikalaşma haklarının sistematik olarak engellendiği, kadınların ve lgbti+ların her türlü eylem ve gösterilerinin polis zoruyla bastırıldığı bir ülkede, iktidar cenahından gelen özgürlük vaadi ne kadar inandırıcı olabilir? HDP’nin eski lideri Selahattin Demirtaş’ın başkanlık sistemine muhalefeti nedeniyle hapiste tutulması, halkın oylarıyla seçilmiş milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmeyerek görevinin yerine getirmesinin engellenmesi başka bir ülkede gerçekleşmiyor.

2016’daki darbe girişiminden sonra temelleri atılan ve 2017 Anayasa Referandumu ile hukuki görünüm kazanan Türk tipi başkanlık sistemi, demokratik ve özgürlükçü bir arayış olarak değil, tam tersine siyasal demokrasiyi olabildiğince daraltarak patronların kârlarını garanti altına alma amacıyla tesis edildi. Bu süreçte, darbeci denilen mevcut anayasanın “özgürlükçü” düzenlemeleri bile bizzat bu yönetim tarafından ihlal edildi, başta Can Atalay örneği olmak üzere sayısız halde ihlal edilmeye de devam ediyor. Aslında yeni anayasa arayışı, tam da antidemokratik Türk tipi başkanlık sistemini güçlendirmeye; bu yolla demokratik, sosyal ve ekonomik hakların savunusuna dayanan her türlü toplumsal muhalefeti tamamen ezmek için gerekli hukuki araçları yaratmaya hizmet ediyor.

Nitekim bizzat Bahçeli, 4 Mayıs 2021’de verdiği bir röportajda, yeni anayasa çalışmasının amacının başkanlık sistemini kurumsallaştırmak olduğunu söylüyordu. Basına yansıyan yeni anayasa maddeleri arasında, utangaç hak ihlalleri kararlarıyla bile iktidarın tepkisini çeken Anayasa Mahkemesinin statüsünün değiştirilmesi, halkın seçilmiş milletvekillerinin bölücülük bahanesiyle görev yapmalarını engelleyecek bir düzenleme yapılması, Diyanet’e yeni ve ayrıcalıklı bir statü tanınması, başörtüsünün açıkça düzenlenmesi gibi öneriler yer alıyor. Bunların hiçbiri, her gün yoksulluk ve siyasi baskılarla yüzleşen on milyonlarca emekçinin ihtiyacı değil. Emekçi halkın hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak demokratik ve sosyal bir anayasa, demokratik şekilde seçilen ve halkın gerçek temsilcilerinden oluşan bir kurucu meclis tarafından hazırlanabilir.

Yorumlar kapalıdır.