Biden-Trump tartışması ve bunayan emperyalizm

Genel seçimlerden önce Joe Biden, Netanyahu’nun Filistin’de uyguladığı soykırımla olan ilişkisini ve Amerikalı işçilerin mücadeleleri üzerindeki etkisini gizlemeye çalıştı. Aşırı sağcı, ırkçı ve kadın düşmanı Donald Trump ise ABD’nin emperyalist hegemonyasını yeniden tesis etmeye yönelik gerici planında ısrar etmekte. Trump ve Biden, ABD emperyalizminin egemenlik krizinin yalnızca eskimiş birer ifadeleridir.

Uluslararası CNN kanalı tarafından düzenlenen tartışma küresel bir utanç kaynağıydı. Genel seçimlere beş ay kala, ABD’nin egemenlik krizi dünyanın gözleri önünde daha önce görülmemiş düzeyde bir çürüme gösterdi.

ABD silahları, savaşın başından bu yana İsrail ve Netanyahu hükümetinin elinde yaklaşık 40 bin Filistinlinin öldürülmesine sebep oldu. 820 milyon insan (dünya nüfusunun yüzde 10’u) aç ve 600 milyonu kapitalist yıkım ve talan nedeniyle ekolojik olarak istikrarsız bölgelerde yaşıyor. Buna rağmen televizyonda başkan adayları göreve uygunluklarını kanıtlamak için birbirlerinin golf becerilerine meydan okudular.

334 milyondan fazla Amerikalı, Demokrat ve Cumhuriyetçi Partilerin mumyalanmış adaylarının emperyalizmin toplumsal maliyetinin sorumluluğundan kaçınmak için birbirlerini suçlama oyunu oynamalarını izledi.

“Ekonomik tartışma”: çok sirk, az ekmek

2008 krizinden ve büyük şirketlere ve bankalara likidite sağlamak için 5 trilyon doları çarçur eden Barack Obama’nın desteklediği şirket kurtarma politikasının başarısız olmasından bu yana ABD, nispeten iyileşen bazı göstergelere rağmen hâlâ içinden çıkamadığı ciddi bir ekonomik kriz yaşamakta. Sekiz yıllık Demokrat Obama yönetimi, dört yıllık Cumhuriyetçi Trump ve dört yıllık Biden dönemi geçti ve emekçiler, kapitalistlerin ve milyarderlerin kazançlarının bedelini, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, en çok kazanan yüzde 10’luk kesimin tüm gelirin neredeyse yarısını, en alttaki yüzde 50’lik kesimin ise sadece yüzde 13’ünü aldığı artan ekonomik ve sosyal eşitsizlikle ödüyor.

Bugün, yüzde 4 civarında seyreden işsizliğe rağmen, düşük ücretler ve Biden yönetimindeki 800 bin yeni istihdamın güvencesizliği, 41 milyon insanın (nüfusun yüzde 12,4’ü) yılda 26 bin dolardan az kazandığı ve yoksulluk içinde ya da ona yakın olduğu anlamına geliyor. Büyük şehirlerde sokaklarda, standartların altındaki konutlarda ya da köprü altlarında yaşayan insanların sayısı her geçen gün artarken konut krizi de büyümeye devam ediyor. Sadece Kaliforniya eyaletinde 172 bin kişi yüksek konut maliyeti nedeniyle sokaklarda yaşamakta. Sosyal kriz, 28 milyon Amerikalı işçinin sağlık sigortasından yoksun olduğu bir ülkede daha da kötüleşiyor.

Mumya adaylar, tarihteki en kötü hükümetin hangisi olduğunu tartıştılar. Çalışan insanlar için cevap net: Her ikisi de ABD tarihindeki en kötü hükümet oldu! Ve ekmeksizliği gizlemek için bir sirk kurdular.

Ukrayna ve Filistin, Putin ve Netanyahu, hepsi Filistin halkına karşı!

Biden, “Putin’in yayılmacı politikası nedeniyle risk altında olan” Ukrayna, Polonya ve Belarus’ta insan haklarını savunmak gibi yinelenen emperyalist bir yalan altında NATO’yu güçlendirme politikasını savundu. Trump, Biden’ın Afganistan’dan çekilmesini Ukrayna işgalinin nedeni olarak gösterdi ve ABD’yi saygı görmeyen bir “üçüncü dünya ülkesi” olarak nitelendirdi.

Putin, ABD’nin askeri ve hakimiyet krizinin açtığı çatlaklardan faydalanırken ve Biden NATO’yu güçlendirmeye çalışırken, her ikisi de Rus ilerlemesine karşı olduklarını söyledi. Her ikisi de savaşın başında AB ve Katolik Kilisesi ile birlikte Ukrayna’nın teslim olmasını istedikleri gerçeğini gizlemektedir. Rus işgalini sadece Ukrayna halkının direnişi durdurdu. Biden ve Trump, kitlelerin bu göreceli zaferini, Ukrayna’nın seferberliğini ve bağımsızlığını felç etmek için kullanmak istiyor. Amaçları, Avrupa’daki savaşın yarattığı kriz ortamında Rusya ile yarısömürgecilikten daha fazla pay almaktır. Bunun için, AB’nin ve Amerikan bayrağının parmaklıkları altına sığınan Zelenski’nin desteğine sahipler.

Üniversitelerdeki kamplar, Filistin halkı için yapılan eylemler ve Gazze’deki İsrail soykırımının halk tarafından giderek daha fazla reddedilmesi Netanyahu’nun daha da yalnızlaşmasına neden oldu. Dokuz ay süren katliamdan sonra İsrail kahraman Filistin direnişini yenemedi. Bu durum Biden yönetimine ağır bir darbe vurdu. Gallup’a göre, Kasım 2023’ten Mart 2024’e kadar, savaşı onaylayanlar yüzde 50’den yüzde 36’ya düşerken, savaşı reddedenler yüzde 45’ten yüzde 55’e yükseldi.

Bu çerçevede Biden, destek kaybını durdurmak için Netanyahu’dan uzaklaşmaya çalışıyor. Ateşkes için ikiyüzlü bir öneri sundu ve ağır bombalar göndermekten kaçındı. Tartışmada İsrail’in ateşkes önerisini kabul ettiği yalanında ısrar etti ve Ortadoğu’daki jandarmasının hâlâ mülteci kamplarını bombaladığı gerçeğini gizledi. Biden İsrail’in gömleğini giydi ve Hamas’ın “masumları öldürmemeye dikkat ederek Bin Ladin gibi ortadan kaldırılması” gerektiğini ileri sürdü. Trump bu ürkeklikten yararlanarak “Biden’ın Filistinli olmaya başladığını” söyleyerek Biden’ı kınadı. Filistin devletini tanıyıp tanımayacağı sorusuna hiç yanıt vermeyerek Netanyahu’nun sömürgeci politikasını ve Filistin halkının tamamının yok edilmesini desteklediğini gösterdi. Ütopik ve gerici iki devletli politika iflas etmiştir ve herkes kahraman Filistin halkına karşı oynarken bu sahte çözüm bunak emperyalizmin unutulmuş çekmecelerindedir.

Demokrat Parti dışında sol bir alternatif inşa etmek için işçi ve gençlik mücadelelerini güçlendirelim!

Tartışma, Trump’ın da Biden’ın da emekçiler için bir alternatif olmadığını ortaya koydu. Adaylıkları, çökmekte olan emperyalist kapitalizmin krizini çözmeye çalıştığı kuklalardan başka bir şey değildir. Her iki aday da yurtiçinde ve yurtdışında emekçilere saldırmaya devam edecek.

Şüphesiz milyonlarca genç ve işçi sınıfı savaşçısı tartışmayı izledi ve kendilerine şu soruyu soruyorlar: Joe Biden’a oy vererek ve onu destekleyerek tehlikeli aşırı sağcı Donald Trump’a karşı koyabilir miyiz? Biden’ı destekleyerek Filistin halkına ve direnişine yardım edebilir miyiz? Cevap hayır.

İşçilerin Uluslararası Birliği-Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE), Filistin halkını desteklemek ve mücadele etmek isteyen işçileri, bu tartışmada düşmanımız olduğunu kanıtlayan iki adaya da oy vermemeye çağırıyor. Sol siyasi örgütleri ve yeni sendikaları, tüm dünyada daha fazla savaşın, açlığın ve kapitalist sefaletin garantörü olan ve olacak olan Demokrat Parti dışında bağımsız bir sol alternatif inşa etmeye çağırıyor.

28 Haziran 2024

(*) Ezequiel Peressini, İUB-DE’nin Arjantin seksiyonu olan Sosyalist Sol’un liderlerindendir. 2015-2019 yılları arasında Cordoba eyaletinde İşçilerin ve Solun Cephesi-Birlik’in (FIT-U) milletvekili olarak görev yapmıştır.

Yorumlar kapalıdır.